8 Nisan 2019 Pazartesi

Tutkunun Romanı



                                               Yazar: Zeynep Oral
                                               Yayınevi: Alfa Yayınları
                                               Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, Şubat 2019



Sanat konu olunca asıl mesele “insan”dır. Sevmek, düşünmek ve anlamak... “Anlamak” ve “anladığını paylaşmak” ise uzman işidir. Yazılarında olduğu gibi Leyla Gencer’i anlattığı Tutkunun Romanı’nda da “insan”ı asla unutmuyor Zeynep Oral. –Fazıl Say

Bir Diva, kendisine layık bir biçimde, ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. -Emre Kongar - 

Zeynep Oral hep güzel işler yaptı, güzel kitaplar yazdı. Tutkunun Romanı bu yapıtları taçlandıran bir çalışma. - Zülfü Livaneli –
Biz Türkler, bu büyük sanatçıyı Zeynep Oral’ın Tutkunun Romanı adlı kitabıyla tanıdık.
- Evin İlyasoğlu - 
Leyla Gencer’in yaşamını, müzik dünyasındaki önemini anlatan Tutkunun Romanı Türkiye’de tanınmasını, hatırlanmasını sağladı... Zeynep Oral hepimiz adına Gencer’e Türkiye’nin borcunu ödedi. - Doğan Hızlan – (Arka Kapak)


Yorumlarımız:

Zeynep Oral’in yazdığı Leyla Gencer’in biyografik romanını zevkle okudum. Kitap yaşamında sadece müzik olan, diğer herşeyi bir kenara koyabilen gerçek tutkusunun peşinde sonuna kadar koşan bir insanla karşılaştım. Her ne kadar Leyla Gencer ismini ve başarıları bir nebze bilsem de bu kitap bana onu çok daha yakından tanıttı. Leyla Gencer’in stüdyoya girmemiş ve plak doldurmamış olması tabii ki bundan önemli bir etken. Ancak La Scala’da Diva mertebesine erişmiş bir opera sanatçısının kendi memleketinde çok uzun süre layık olduğu yerde konumlandırılmaması ve tanıtılmaması bana ülkemizde gerçek değerlerin ne kadar baltalandığı ve kısır döngüler içinde yok edilmeye çalışıldığını  bir kez daha hatırlattı. Ve maalesef popüler kültürün son derece avam ve bir sene sonra bile hatırlanmayacak,  unutulacak gerek müzik gerek diğer sanat kollarında olsun, farklı nedenlerle nasıl ön plana çıkartıldığı konusunda düşünmeme neden oldu. Leyla Gencer hayatını bıçak sırtında yaşamayı tercih etmiş, Maria Callas’la aynı dönemde rekabet etmiş, başa baş bir mücadele sonucu tüm opera dünyasında tanınan ve alkışlanan bir diva olmuş bir sanatçı. Bunun bedeli bir çok insan için sanırım kabul edilmeyecek kadar yüksek; evli ve kocasını sevmekte ancak ayrı hayatlara mahkum, çocuk yapmak gibi bir düşünceye hayatında yer yok çünkü yaşam tarzı buna elverişli değil, özetle her şeyiyle bir adanmışlık söz konusu- işte bu sadece yetenek değil, aynı zamanda azim ve çalışmanın sonucu varılan bir nokta. Adını şimdi hatırlamadığım bir dahiye deha nedir diye sorulduğunda “çok çalışma ve azıcık birşeyler daha” diye cevap vermiş, Leyla Gencer’in hayatını okurken bunu düşünmeden edemedim. DEMET

Bu ay Zeynep Oral’ın ilk baskısı 1992 yılında gerçekleşen Leyla Gencer, Tutkunun Romanı adlı biyografik kitabını okuduk. 20. yüzyılın en önemli ve Türkiye’nin ilk ve tek uluslararası
Opera sanatçısı Leyla Gencer’in yaşamını, özellikle müzik yolculuğunu anlatmak için Zeynep Oral çok emek vermiş. Belli ki gazetecilik mesleğinden gelmiş olması, ayrıca genel olarak sanata özellikle de müziğe merakı bu çalışmada gerek bilgilerin toparlanması, gerek berrak bir şekilde yazıya dökülmesinde yardımcı olmuş. Leyla Gencer gibi müthiş bir sanatçımızın yurt içinde tanınmasında gözardı edilmeyecek  bir katkısı olduğu için Zeynep Oral’a teşekkür  borcumuz var. Ellerine, yüreğine sağlık.
Kitabı okuyunca Leyla Gencer’in müziğe olan inanılmaz tutkusunu, azmini, cesaretini, bitip tükenmeyen enerjisini, çalışkanlığını, zekasını, araştırma yeteneğini görüyoruz. Kader, kısmetle elde edilemeyecek olağanüstü bir başarı hikayesini hayranlıkla soluk soluğa okutuyor kitap bize. 70 in üzerindeki opera icrasında artistik yeteneklerinin ne kadar üstün olduğunu Zeynep Oral bize ‘tüm sesi yüzündeydi’ diye muhteşem bir ifadeyle açıklıyor. Bu operalardan 34 tanesinin neredeyse onlarca yıl hiç icra edilmemesine rağmen büyük bir cesaretle araştırıp, notaları çalışıp gün yüzüne çıkarıp icra etmesi  Leyla Gencer’in tartışmasız en büyük başarısı. Teknik ses yeteneklerinin üstünlüğünü yazmak haddimi aşar. Ancak, yazar bu kitapta, bir ses virtüözü olarak Leyla Gencer başarılara koşarken,  onun insan olarak tüm artı ve eksilerini objektif ve samimi bir biçimde ortaya koyduğu için bence bu kitap daha da değer kazanıyor. Leyla Gencer’i anlatan şu cümleyle yazımı bitiriyorum ve herkese özellikle de gençlere bu kitabı okumasını tavsiye ediyorum: ‘yeryüzünün tüm mutluluğu o sesteydi…’ İnsanın profesyonel olarak çalıştığı işinde böyle inanılmaz bir mutluluğu bulması ne büyük bir şans. Yalnız unutmayalım: Bu şansı Leyla Gencer tırnakları ile söke söke aldı. Kader ve kısmetle değil…LEYLA


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder