29 Aralık 2010 Çarşamba

2011  Sağlık, başarı, mutluluk ve kitaplarla dolu olsun...

Leyla

Ekim ayı kitap Kulübü için seçtiğimiz kitap “Alexandra Cavelius”un “Leyla” isimli romanı.
Kitabın arkasındaki tanıtım yazısında “Balkanlarda neler olup bittiğini anlatan sarsıcı bir kitap” diye yazmasına rağmen, etnik temizliği hedef alan akıl almaz bu savaşta “Leyla” isimli 16 yaşındaki Bosnalı bir kızın yaşadığı dram anlatılıyor. Yazar herşeyi o kadar sade ve duygu yüklü anlatıyorki okurken acıyorsun, iğreniyorsun ve nefret ediyorsun.

15 Aralık 2010 Çarşamba

Cennet Başka Yerde




Posted by Picasa




                                                        CENNET BAŞKA YERDE
                                                             Yazan: Mario Vargas Llosa
                                                             Çeviren: Saliha Nilüfer

Geçen ay Beyza’da toplandığımızda Peru’lu yazar Mario Vargas Llosa’nın 2010 Nobel Edebiyat ödülünü kazandığı yeni açıklanmıştı. Geçen senede Nobelli yazarımız Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi” adlı romanını okuyup çok güzel tartışmalar yaptığımızı hatırlayınca, Mario Vargas’ın  “Cennet Başka Yerde” adlı romanını okumaya karar verdik.
6 Aralık günü Zeliha’da toplandığımızda herkes memnundu,kitabı sevmiş ve zevkle okumuştu. Kapağını Gauguin’in meşhur Tahitili kızlarının süslediği kitabın arka kapağındaki tanım yazısı şöyle:
Flora Tristán, sosyalist feminizmin kurucularından biridir, yaşamını kadınlar ve işçilerin temel haklarının kazanılmasına adamıştır. Flora’nın gözünde cinsellik, erkeklerin kadınlardan intikam almak için kullandıkları bir şiddet türüdür. Paul Gauguin, bir borsa simsarıyken resim tutkusuna yakalanmış, Kilise ve burjuva yaşamıyla iğdiş edilmemiş, saf ve ilkel bir dünyanın peşinde Tahiti’ye gitmiştir. Gauguin’in gözünde yasaksız, hazzın doruklarında gezinen bir cinsellik yaratıcılığın kaynağıdır. Latin Amerika edebiyatının ustalarından Mario Vargas Llosa, 19. yüzyılın bu iki karşıt karakterini buluşturduğu Cennet Başka Yerde’de, Gauguin ile hiç görmediği anneannesi Flora’nın ortak özlemini yakalıyor: İnsanoğlu için mutluluğun mümkün olduğu bir cennet. Flora’yla Peru’daki yoksulluğun, Londra’daki ezici kapitalizmin, Paris varoşlarının dalgalı sularına sürükleniyor okur; Gauguin’le zincirlerinden boşanmış bir cinselliğin, yepyeni bir sanatın azgın sularına. Llosa, cenneti arayanların cehennemini anlatıyor okurlarına.”

Toplantıdan sonra 8ekizlerden gelen yorumlar:
 

14 Aralık 2010 Salı