13 Şubat 2023 Pazartesi

Elizabeth Finch

 


                                                          Yazar: Julian Barnes

                                                          Özgün Adı:Elizabeth Finch

                                                           Orijinal Dili: İngilizce

                                                           Yayınevi: Ayrıntı Yayınları

                                                           Çeviren:Serdar Rıfat Kırkoğlu

                                                           Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, 2022, 1.Baskı

 

 

Julian Barnes, son romanı Elizabeth Finch’de, demirbaş izleklerinden biri olan aşk/gerçek (hakikat) ilişkisini bir kez daha gündeme getirerek bizleri zorlu bir ahlaki sorgulamaya davet ediyor: aşk salt “mutluluk”la ilintili bir duygu mudur, yoksa daha çok “gerçek”le, “hakikat”le mi girift bağlar içindedir? Kendimize çıkış noktası olarak “yapaylığı” almak yoluyla hayata karşı daha gelenek dışı ve bir o kadar da “sahici” bir bakış açısı geliştirebilir miyiz? Ve sanat, edebiyat bize bu arayışımızda ne kadar yol gösterebilir?

Romanın başkahramanı Neil, gençliğinde katıldığı bir vakıf kursunda son derece kendine özgü bir hocanın öğrencisi olur ve ona gitgide daha çok “bağlanır”. Elizabeth Finch’in ölümü üzerine derslerde işledikleri konuları, Finch’in kişisel notlarını ve birlikte geçirdikleri öğle yemeklerini düşünür. “Geçmişimizi yanlış yorumlamak insan olmanın bir parçası”ysa, Neil kendi payına düşen geçmiş ve belleğindekilerle ne yapacaktır? Elizabeth Finch’in onda uyandırdığı duygular ve “gizemli” kişiliğinin sırlarını ve onun hayattaki ahlaki “duruşunu” anlamaya yönelir. Bu yöneliş bir bakıma, bir “iç sorgulama”, bir “yüzleşmedir”...

Julian Barnes, bu son romanında, bir yandan geleneksel tarihsel anlatıların gündemine hiçbir zaman girmeyen kimi “varoluşsal” durumları gün ışığına çıkarma konusundaki ustalığını gösterirken, bir yandan da sürükleyici ve eğlenceli bir kurmaca yazarlığı ortaya koyuyor. Elizabeth Finch sadece çarpıcı bir hikâye değil, aynı zamanda sanatın sahiciliği ve edebiyatın ufku üzerine girişilen zorlu bir arayış çabası.

 

Yorumlarımız:

İngiliz edebiyatcı Julian Barnes Fransa’da da çok tanınan, birçok ödüller almış bir yazar, edebiyat ve sinema eleştirmenidir. Romanını kitap kulübümüzde ilk defa okuduk. Başarısı ve yükselişi, insan ve onu belirleyen koşullara yaklaşımında gizlidir. Bizleri etkileyen bir yazar oldu. Tartışmamız sonunda gördük ki, her sayfasında konuşulacak çok şey vardı. 

Okuduğumuz Julian Barnes'ın son romanı  "Elizabet Finch", aynı zamanda baş kahramanın da ismi. Fakat yazar romanını EF’nin yetişkinler sınıfında öğrencisi, Neil’in ağzından yazmış. Aralara da EF’nin günlüğünden pasajlar koymuş. Roman aşk ve gerçeklik üzerine, dinler tarihini de irdeleyen, felsefi, çağlar arasında bir yolculuk. Pagan Julian ve dönemi,  stoacılık, paganlık, hristiyanlık, Aziz Ursula, Viktorya dönemi hatta Hitler'e kadar uzanıyor. 

Romanda, özellikle yabancı olduğum felsefi terimler beni zorladı, sık sık açıklamalarına bakmak zorunda kaldım. Ama, sonunda  bize kattığı birçok felsefi ve tarihi bilgi vardı. Baş kahraman EF , kültür ve uygarlık dersi veren, orta çağ felsefesi benimsemiş bir entellektüel. Tartışmada karakterler ve konuyla ilgili birçok yorumumuz  oldu. Ama zevkle ve merakla okumanız için bunları yazmayacağım.

Sonuç; yazar stoacı felsefe ve paganizimi önemsediği için mi bu karakterleri yarattı? Yoksa öğretmen ve öğrencisi arasında adı konulamayan aşk konusunu işlerken, öğretmenin ortaçağ ilgi alanı olduğu için mi, tarih ve felsefe gündemdeydi? Lütfen okuyun siz karar verin. ZELİHA

 

5 Şubat 2023 Pazar

Julian Barnes

 


Çağdaş İngiliz edebiyatının önde gelen adlarından olan Julian Barnes, 1946’da Leicester’da doğdu. Oxford Üniversitesi, Magdalen College’da okudu. The Oxford English Dictionary’de sözlükbilimci; daha sonraları ise The New Statesman ve The Sunday Times’ta gazeteci olarak çalıştı. Kitap eleştirileri ve takma adla polisiye romanlar kaleme aldı. 1982’den 1986’ya kadar The Observer’da televizyon eleştirmenliği yaptı.

İlk romanı “Metroland” 1981’de Somerset Maugham Ödülü’nü kazandı.  Metroland'de Londra'nın banliyösünde yaşayan ve Paris'e seyahat edip daha sonra da geri dönen Christopher isimli bir öğrencinin kısa hikâyesini anlattı. Otobiyografik öğeler de içeren bu eserde idealizm ve cinsel sadakat temasını işledi. Bunu 1982’de yayımlanan “Before She Met Me” adlı romanı izledi.

Asıl üne kavuşmasını sağlayan yapıtı ise, 1984’te yayımlanan romanı “Flaubert’s Parrot” oldu. Bu romanda yaşlı bir doktor olan Geoffrey Braithwaite'in Gustave Flaubert'in hayatına olan düşkünlüğünü anlattı. Barnes'ın otobiyografik öğelere yer verdiği görüldüğü bu roman yayınlandığında özellikle Fransa'da büyük bir ilgi ile karşılandı. Bu yapıtıyla Geoffrey Faber Memorial Ödülü’nü kazandı ve ayrıca Fransa’da Medicis Ödülü’nü kazanan ilk İngiliz olarak daha büyük okur kitlelerine ulaştı.

1986’da “Staring at the Sun” ve 1989’da ise, edebiyat alanındaki yenilikçiliğinin ve geniş hayal gücünün somut bir kanıtı olan ve birçok eleştirmence çarpıcı ve çizgidışı bir yapıt olarak değerlendirilen” A History Of The World In 101/2”  yayımlandı. Bunları 1992’de yayımlanan “Talking It Over” ve 1993 tarihli, politik hiciv romanı “The Porcupine” izledi.

1995’te, The New Yorker dergisi için yazdığı ve İngiliz kültür ve siyaset yaşamı üzerine kaleme aldığı makalelerden oluşan “Letters from London” yayınlandı. 1996 yılının Ocak ayında, 50. yaş gününün arifesinde, içinde daha önce çeşitli dergilerde yayımlanmış hikâyelerinin de bulunduğu ilk hikâye kitabı “Manş Ötesi” okurla buluştu.

Ve 1998 Eylül’ünde, Britanyalı olmayı ve Britanya turizmini hicvettiği “England, England” kitapçı raflarında boy gösterdi. Seni Sevmiyorum’un devamı olarak da okunabilecek olan romanı “Love, etc.” Temmuz 2000’de, denemelerinin toplandığı “Something to Declare” 2001’de, The Man Booker ödülüne aday gösterilen Sir Arthur Conan Doyle'un hayatına dayanan “Arthur & George” ise 2005’te yayımlandı.

2008’de otobiyografik bir deneme olarak görülebilecek “Nothing to be Feared” gün ışığına çıktı. Julian Barnes 2011 yılında “The Sense of an Ending”  adlı roman ve “Pulse” adlı hikâye kitabını çıkardı. “Elizabeth Finch” ise 2022 yılında yayınlandı.

Julian Barnes, ilk bakışta biraz farklı gibi gözüken ama daha dikkatle incelenince tümü de ortak bir yazarlık özelliğinin harcıyla karılmış yapıtlar vermiş olan bir yazardır. Onun yazarlık üslubu, hemen hemen bütün yapıtlarında, fazlasıyla kendine özgü bir kimlikle, hem matrak hem de trajik ve insani olana alabildiğine açık ve salt “negatif” olanla yetinmeyen çok yönlü bir “ironi” unsuruyla belirginleşir.

Yapıtları yirmi beşin üzerinde dünya diline çevrilmiş olan Julian Barnes, ayrıca E.M. Forster Ödülü (1986), Amerikan Sanat ve Edebiyat Akademisi Ödülü (1988), Hamburg FVS Vakfı Shakespeare Ödülü ve nihayet The Man Booker gibi birçok ödüle de sahiptir.

Metroland ve Love Etc. romanları filme de çekildi. Metroland 1997'de Philip Saville tarafından, Love Etc. ise 1996'da Marion Vernoux tarafından sinemaya aktarıldı.

Erkek kardeşi, Jonathan Barnes antik felsefe dalında uzman bir filozoftur.

Uzun yıllar yazar temsilciliği yapmakta olan eşi Pat Kavanagh ile birlikte Londra'da yaşadı. Pat Kavanagh'ı, 20 Ekim 2008'de beyin tümörü sebebiyle kaybetti. Karısının ölümü üzerine duyduğu üzüntüsünü “Levels of Life”da anlattı.