29 Ocak 2014 Çarşamba

Gene Aşk


                                                          

                                                Yazar: Doris Lessing
                                                Orijinal Adı:  Love Again
                                                Orijinal Dili: İngilizce
                                                Yayınevi: Can Yayınları
                                                Çeviren: Tomris Uyar
                                                Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, Ocak 2012- 4.Baskı                                              
Ünlü yazar "Doris Lessing" bu romanında orta yaşı aşkın bir kadın yazarın, Sarah Durham'ın ağzından aşkı işliyor, çocukluktan başlayarak dostluğa, romantizme, cinsel tutkuya, hatta pornografiye kadar her yönüyle aşkı. Sarah Durham, intihar ettiği söylenen bir kadın sanatçının, Julie Vairon'un müziğinden, güncelerinden ve resimlerinden yola çıkarak bir oyun yazmıştır. Oyunun çeşitli ülkelerde sergilenişi sırasında tiyatro ekibi ve seyirciler üstündeki etkileri Lessing'e çağdaş toplumları eleştirme olanağı tanıyor. Yazarın, son romanı olan "Gene Aşk"ta irdelediği gibi, yaşam boyu kişinin yakasını bırakmayan aşk bir hastalık mı yoksa? (Arka Kapaktan) 

Yorumlarımız:

Doris Lessing’in seçtiğimiz “Gene Aşk” adlı kitabına bir takım beklentilerle başladık ama çok farklı bir hikâye ile karşılaştık. Kitap kahramanı Sarah’ın altmış beş yaşında olması ve yeniden “aşk” dürtüleri hissetmesiyle ilgili olmakla birlikte kitapta aslında bir sanat/ tiyatro çevresindeki insan ilişkileri, kişilerin birbirlerine meyilleri ve genellikle düşünce bazında yaşanan aşkları konu edilmekte. Bu açıdan bakıldığında kitap, insan psikolojisini ortaya koymak, aşk’ı sorgulamak, yaşayıp yaşayamamak, kişilerin çocukluk/ gençlik dönemlerinin karakterlerini ve yetişkin davranışlarını nasıl etkilediğini düşündürmesi açısından enteresan ve başarılı bir yapıt kanımca. Ancak gerçek bir kadın- erkek ilişkisi okumak isteyenlerin umduklarını bulamayacağını belirtmekte yarar var sanırım. DEMET

Kitabı seçerken okuduğumuz yorumlarda "65 yaşındaki kadının kendisinden çok daha genç iki erkeğe âşık oluşu ve pornografiye varan cinsellik" cümlesine gruptaki bazı arkadaşlarımız yaşlı insanlara ait pornografimi okuyacağız diye itiraz etmişlerdi. Kitapta cinsellik yok, pornografi hiç yok, aşk ise değişik, garip bir platonik aşk. Bu bir aşk romanı değil daha çok psikolojik bir roman.
Kitabı zor ve sevmeden okudum. Beni yoran kısım çok fazla karakter olmasıydı. Romanın büyük kısmı tiyatro provalarında geçtiği için bir sürü isim var. Bu romantik oyunun ve bilhassa müziklerinin etkisi ile kişiler arası bir takım etkileşimler oluyor ve ben bazen takip etmekte zorlandım. Romanın asıl kahramanı Sarah ise kocasının ölümünden sonra çalışmakla ve çocuklarını büyütmekle geçirdiği yirmi yılda aklına gelmeyen duyguların peşinde. Ama başarılı oluyor mu??
Kitabı hiç tavsiye etmem. Ama Nobel ödüllü Doris Lessing’den bir kitap okumak isterseniz yazarın daha önce okuduğum “Şarkı Söylüyordu Otlar” kitabını tavsiye ederim bunun yerine. NURİZER

2013 birçok nedenle zorlukları olan bir yıldı. Biz sekiz kadın 2014 ün ilk ayı için kitap seçerken güzelliklere yoğunlaşalım dedik ve ‘aşk’ üstüne bir kitap okumaya karar verdik. Araştırmalarımız, tartışmalarımız sonucunda 2007 Nobel Ödüllü yazar Doris Lessing’in ‘Gene Aşk’ adlı kitabını okumaya karar verdik.
Romanın başkahramanı atmış yaşını geçmiş Sarah Durham,  19. yüzyılda yaşamış besteci, yazar, ressam ve çok olağandışı bir kadın olan Julie Vairon’un hayatını oyunlaştırmış ve bu oyun değişik ülkelerde ve mekânlarda gösterilmiştir. Zengin bir tiyatro topluluğu söz konusu oyunu başarı ile  sergilerken roman adeta bu topluluğun perde arkasındaki hayatını gözler önüne seriyor. Bu hayatta herkes var: tiyatrodaki oyuncular, oyuncuların akrabaları, yapımcılar, senaristler, tiyatroyu finansal olarak destekleyenler ve daha niceleri. Roman en başta Julie Vairon’un ilginç hayatını anlattıktan sonra söz konusu karakterlerin birbirleriyle olan karmaşık ilişkilerine, zaman zaman da mekânla ilgili tasvirlere yar vermekte. Bu ilişkiler içinde en çarpıcısı Sarah’ın ilişkileridir. Yaşlı Sarah genç tiyatroculara sık sık âşık olmuş, onlar için yanıp tutuşmuştur. Âşıkların tepkisi ise hep bir sis perdesi içinde kalmış, bence onlar Sarah’ı sevdiler mi sevmediler mi pek de anlaşılamamıştır. Sonuçlanmamış bu aşklara ilişki demek bile güç geliyor.
Benim bu romandan çıkarımlarım şöyle: roman kahramanlarının çoğu sanatçı insanlar. Onlar daima yeni şeyler yaratmak zorundalar. Onların yürekleri de beyinleri de farklı çalışıyor. Bizler için olağandışı şeyler onlar için günlük hayatın basit bir parçası olabiliyor. Üstelik romanın farklı ülke ve mekânlarda yazılması bu yörelerdeki kültürel farklılıkları ve insan davranışlarını da beraberinde getiriyor. Bence yazar bilinçli olarak başkahramanın ilişkilerinin sonuçlarını  çok da net anlatmıyor, sis perdesinin arkasında bekleyip okuyucunun hayal gücünü sınıyor. Tüm bu nedenlerle mi ben kitabı okurken zorlandım bilmiyorum. Sonuç olarak istediğim kıvamda bir aşk romanı okumadığımı, bana çok da keyif vermediğini itiraf ediyorum. Halen düşünüyorum; Dorris Lessing aslında acaba Sarah’mıydi, bunun için mi kendisini bazen çok çok iyi bazen kaçamak anlattı?? LEYLA

19 Ocak 2014 Pazar

Doris Lessing


2007'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan İngiliz yazar Doris Lessing, 17 Kasım 2013’de 94 yaşında hayatını kaybetti. Lessing, 1919'da babasının bir bankanın yöneticisi olarak görev yaptığı İran'da doğdu. Beş yaşında ailesiyle birlikte Rodezya'ya (bugünkü adıyla Zimbabwe) taşınan yazar, Salisbury'de bir Katolik okulunda eğitim gördü. 14 yaşındayken okulu bıraktı ve hemşirelik, telefon operatörlüğü ve kâtibelik gibi işlerde çalıştı. 18 yaşında Rodezya parlamentosunda çalışmaya başladı ve ülkede ırkçılık-karşıtı bir sol partinin kurulmasında rol aldı. Yirmisinde evlenerek iki çocuk doğurdu. 1943'te sona eren ilk evliliğinin ardından Komünist Partisi'ne katıldı ve Alman siyasi eylemci Gottfried Lessing ile evlendi. 1949'da eşinden ve Rodezya'dan ayrılıp oğluyla birlikte Londra'ya geldi. O tarihten beri yaşamını profesyonel bir yazar olarak Londra'da sürdürdü.
En çok okunan, pek çok dile çevrilen ve 'Feminist İncil' olarak nitelendirilen “Altın Defter” adlı romanı, (1962), halen feminist edebiyatın başyapıtlarından biri olarak görülüyor.
Altın Defter'in yanı sıra 'İçinde yaşamayı seçtiğimiz hapishaneler, Evlilikler, Sirius Deneyleri, Tenimin altında, Evlenmeyen adamın hikâyesi, Gene Aşk, Mara ile Dann, Terörist,8. Gezegen Kedilere Dair, Cehenneme İniş için Açıklama, Siyah Madonna, Türkü Söylüyor Otlar, Büyükanneler, Hayatta Kalma Güncesi, 5.Çocuk, Şikasta, Terörist gibi birçok romanı Türkçeye çevrildi.
Grinzane Cavour Ödülü, Avrupa Edebiyat Ödülü ve Médicis Yabancı Yazarlar Ödülü'nün de sahibi olan yazar, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandığında 88 yaşındaydı. İsveç Bilim Akademisi’nden yapılan açıklamada Lessing, "Parçalanmış bir uygarlığı şüphecilik, tutku ve hayal gücüyle ele alan, kadın hareketini destansı bir dille anlatan yazar" olarak nitelendi. Açıklamada, Lessing’in 1962 yılında yayımlanan "Altın Defter" romanının bir dönüm noktası olduğu ve gelişmekte olan kadın hareketinin bunu öncü bir çalışma olarak gördüğü, kadın-erkek ilişkilerine 20’nci yüzyıl bakışı hakkında bilgi verdiği belirtildi. Akademi, insanlığı daha ilkel bir yaşama dönmeye zorlayan küresel afet öngörüsünün Doris Lessing için özel bir yaklaşım olduğunu hatırlattı.
Lessing, 2005 yılındaki Harold Pinter’den sonra Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan ikinci İngiliz yazar oldu. Nobel'i alan en yaşlı yazar unvanına da sahip olan Doris Lessing, İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair'in kraliçe adına vermek istediği asalet ünvanını reddetmesiyle de biliniyordu
.

2013'de Son Toplantı


Geleneksel Yılbaşı yemeğimizi Aralık ayının son haftası Big Chefs – Ataşehir’de yaptık. Hepimiz tam kadro bir aradaydık. Kitap yorumu yapmadık ama keyifli bir yemek oldu. Muhabbet ettik, güldük, konuştuk, bu dostluğumuzun nice yıllar sürmesini diledik, güzel kitaplarla, lezzetli yemeklerle, neşeli kutlamalarla…..