13 Kasım 2011 Pazar

SuretinSireti

“Suretin Sireti”, bir sergi başlığı. 3 Ekim 1931 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Sanat Koleksiyonuna ait 61 eser 2 Kasım – 31 Aralık arasında Pera Müze’sinde sergilenmekte. Hepimizin tanıdığı Türk sanatçılarının yapıtları kadar serginin adı, tanıtımı için basılan broşür ve sergi salonunun duvarlarında sergi konsepti ile ilgili farklı yazarlardan seçilen alıntılar çok etkileyici. Sergi broşüründen yaptığım alıntı size serginin kapsamı ve anlamı hakkında daha çok bilgi verecek:

“Suret, siretin aynasıdır.
Bunun ne derece doğru olduğu bilinemez.
Yalnız bilinen bir şey varsa ahlâktan çok sanatın buna inanmış olmasıdır.”

Malik Aksel, Hisar, 1957

Sergi, sanat tarihi yazımı, varolan bilginin doğası, kaynağı ile ilişkili olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu’ndan seçilerek sergilenen yapıtlarla sınırlı bir arkeoloji yapma, yeniden ziyaret etme ya da suretin sirete uygunluğuna ilişkin bir deneme olarak algılanabilir. Bu başlıkla amaçlanan Türkiye’deki modern/çağdaş sanat tartışmalarını, modern sanat müzeleri ile sanat tarihi yazımını belirleyen ana görüşleri bir koleksiyon sergisi üzerinden yeniden düşünmek, belli dönemleri önemsemek ya da eleştirmekten çok süreçleri şeffaflaştırılma isteğidir.

“Görünüş, biçim, resim, resim kopyası, nüsha, fotoğraf, yol, tarz” gibi anlamları olan “suret” sözcüğü, İslam felsefesinde, varlığın görünen, beş duyu ile algılanan yönüne karşılık geliyor. “Siret” ise bir kişinin görülmeyen, duyularla sezilebilen, soyut, tinsel durumunu, hal ve davranışlarını, doğasını, ahlakını, duygularını, karakterini, suretten öte olanı tanımlıyor. Bu açıdan bakıldığında, sergi dolayısıyla bir koleksiyonu yeniden ziyaret isteğinin, Merkez Bankası’nın birikimini 1994’te kamuyla paylaştığı “1950-2000” sergisinin “modern ve ötesi” eksenindeki görünümüyle ilişkili olduğu düşünülebilir. Bu ilişkinin temel değişkenleri, köşe taşları ise sergi metninin ana sorunsalıdır. Bu nedenle metni kuran ana fikir, Merkez Bankası Koleksiyonu’nun, kayıt altına alındığı ve oluşturulduğu tarih itibariyle anlamını, önerdiği tartışmaları ve sanat tarihi içinde nasıl bir yere konumlandığını, bugünden geçmişe yapılan bir ziyaret aracılığıyla sorgulamak ve sanat tarihi yapmaktan çok yazılı ve yazısız tarihin nasıl inşa edildiği üzerinde durmakla ilişkilidir.

Suretin Sireti sergisi, yapıtların kendi tarihlerini ne ölçüde aşacaklarını, sanat yapıtlarını ve tarihini değişik zamanlarda yorumsa-ya/n-cak kişiler açısından ne anlam ifade ettiğini/edeceğini düşünmek, bizi dünyaya açılmaya zorlayan yanlılıklar olarak işleyen önyargılarımıza karşı yeni önyargılar ve sorular üretmek için bir fırsat olarak görüldü. Bir bakıma, koleksiyonu oluşturan yapıtları, düşünceleri tarihselleştirerek ya da -meyerek bugünün değer yargılarıyla, yargı ya da önyargının değişmezliğine ilişkin bir diğer görüş üretme olasılığı her zaman vardır.


Müzenin üçüncü katındaki “Osman Hamdi Bey ve Amerikalılar” sergiside bizim çok ilgimizi çekti. 15 Ekim tarihinde ziyarete açılacak sergi, ressam, arkeolog ve müzeci Osman Hamdi Bey ile Amerikalı arkeolog ve fotoğrafçı John Henry Haynes ile Prof. Hermann Vollrath Hilprecht'in Osmanlı topraklarında kesişen yaşamlarından yola çıkarak, Amerikalı arkeologların Osmanlı topraklarındaki ilk kazılarını -Assos ve Nippur- ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri konu alıyor. 19. yüzyıla ait arkeolojik fotoğraf ve çizimler, mektuplar, seyahat günlükleri ve Osman Hamdi Bey’e ait yağlıboya tablolar yer alıyor sergide.

Sene sonuna kadar eğer yolunuz Beyoğlu’na düşerse Pera Müzesi’nede uğrayın, pişman olmayacaksınız sergilerin ikisine de gitmeye değer.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder