Pera Müzesindeki
Manola Valdés sergisinin son günü olduğunu okuyunca dün müzeye gittik. Gerek
gazetelerdeki sanat köşelerinde gerekse yollardaki afişlerde gördüğüm kadın
portreleri çok hoşuma gidiyordu. Sergiyi gezdiğimde bunların yağlı boya
tablolar değilde çuval bezi üzerine yapılmış katmanlı boyalardan oluşan farklı
yapıtlar olması beni çok şaşırttı. Heykellerinde kullandığı malzemelerin
çeşitliliği, formları, boyutları çok etkileyiciydi.
1942’de Valencia
İspanya’da doğan Manolo Valdés, Pop sanatın İspanya’daki öncüsü olan “Equipo Cronica”nın
kurucuları arasında yer alır. Eserlerinin çoğunu eski ya da günümüze dair bir
tabloyu seçip, öncesinde resmin dili, ardından heykelin bakış açısıyla
yorumladığını söylüyor sanatçı. Geçmişin başyapıtlarından yola çıkan, tarihsel
izler, renk tonları ve dokulardan oluşan sonsuz bir görsel zenginlik sunan ve
sanat tarihinden referanslarla hareket eden sanatçının yapıtları, Velázquez’den
Zurbarán’a, Matisse’ten Picasso ve Lichtenstein’a izler taşıyor. Resmi, özgün
bağlamından çıkartıp pop bir anlayışla yeniden yorumlayan sanatçının konuları
özellikle figür, nesne ve serilerden oluşuyor.
Sergide Valdes’in
resimlerinin yanı sıra metal, ahşap ve su mermeriyle gerçekleştirdiği
heykelleri de var. “Baş”ı anatominin heykele en uygun kısmı olarak
ifadelendiren Valdes’in biçim verdiği başları süsleyen kelebekler ya da
palmiyeler zengin bir görsellik sunmaktalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder