Yazar: Charles Dickens
Yayınevi: Oda Yayınları
Orijinal Adı: A Tale of Two Cities
Orijinal Dili: İngilizce
Çeviren: Füsun Elioğlu
Basım Yeri/Tarihi: Istanbul, Temmuz 2015 - 12. Baskı
Dünya
edebiyatının en önemli klasik yapıtlarından biri olan İki Şehrin Hikâyesi,
Paris ve Londra arasında gelişen olay kurgusuyla, tarihin en hareketli
anlarından birinin, Fransız Devrimi’nin ekseni etrafında biçimlenir. Edebiyat
dünyasının “Dickens’ın en büyük tarihî romanı” olarak, yazarın kendisinin ise
“Yazdığım en iyi hikâye” diye tanımladıkları yapıt, Fransız Devrimi ile Terör
Dönemi kargaşasında yaşamak zorunda kalan bir grup insanın özel yaşamlarını
aktarırken, dönemin acımasız toplumsal koşullarını da irdeler.
Hapsedildiği Bastille zindanından kurtarılan Doktor Manette ile iş işten geçmeden İngiltere’ye göndermiş olduğu kızının on sekiz yıl sonra buluşmaları ve Londra’da yeni bir yaşam kurmaları; sevgi, dostluk, özveriyle örülmüş bu yaşamın Paris’te gelişen devrim dalgasının haberleriyle gölgelenişi, iki şehri yansıtıyor okuyucuya. Paris’teki karanlık günlerin karşısında Londra’daki aydınlık ve dingin günler yer alıyor. Ancak her iki şehir de karanlığın içinde umudu, aydınlığın içinde hüznü taşıyor. (Arka Kapaktan)
Hapsedildiği Bastille zindanından kurtarılan Doktor Manette ile iş işten geçmeden İngiltere’ye göndermiş olduğu kızının on sekiz yıl sonra buluşmaları ve Londra’da yeni bir yaşam kurmaları; sevgi, dostluk, özveriyle örülmüş bu yaşamın Paris’te gelişen devrim dalgasının haberleriyle gölgelenişi, iki şehri yansıtıyor okuyucuya. Paris’teki karanlık günlerin karşısında Londra’daki aydınlık ve dingin günler yer alıyor. Ancak her iki şehir de karanlığın içinde umudu, aydınlığın içinde hüznü taşıyor. (Arka Kapaktan)
Yorumlarımız:
Charles Dickens’in
Fransız İhtilalini anlatan bu romanını ortaokul yıllarında ilk okuduğumda çok
sevmiştim, özelikle macera kısmı, aşk ve sadakat gibi duyguların işlenmesinden
daha çok etkilenmiş olmalıyım diye düşünüyorum. Bu yaşta ise beni daha çok
ilgilendiren konu her ihtilal/ değişimin kendi mazlum ve muktedir/ zalim
sınıfını yarattığı gerçeği oldu. Tarih kitapların da son derece positif
vurgulamayla anlatılan, Çağ değiştiren ve demokrasinin temellerinin atıldığı
kabul edilen Fransız devriminin de bir çok haksızlığa sebep oluşu kitapta çok
başarıyla ele alınmış. Bir de dikkatimi çeken özellikle sadakat ve karşılıksız
sevginin gücünün ortaya konulmasıydı- sanırım artık insanın kendi hayatından
vaz geçmesine sebep olabilecek bu gibi kuvvetli duyguların (romantizm)
çağımızda varlığından söz etmek neredeyse imkansız. Bu gerçek bana değişen
dünya ve değer yargılarını düşünmeme sebep oldu. DEMET
İki Şehrin Hikayesi tarihte bir döneme damgasını vuran
klasikler arsında realist ve sürükleyici bir romandır.
Fransız ihtilalı döneminin kaleme alındığı eserde
Londra'yı, açlık ve sefaletin yaşandığı Paris'i, kederi; acımasızlığı
görebiliyoruz.Dünyanın yaşamını farklı bir boyuta taşıyan Fransız ihtilalı
sırasında burjuva ve aristokrasi arasındaki kanlı çatışmalar gerçekçi, gerilim
dolu bir kurguyla anlatılıyor.
Diğer tarafta giyotine götüren aşk. Aristokrat olduğu halde
halktan yana olan , ne yazık ki ailesi nedeniyle halk düşmanı ilan edilen Darney.
İhtilaldaki haksız infazların örneğidir. Yine 18 yıl suçsuz mahkum yatan Dr.
Manetta. Doktorun kızına aşkı uğruna kılık değiştirerek giyotine giden Sydney
Carton ve daha birçok karakter.
Yazar;
batının medeniyet olabilme adına yaşadığı kanlı süreci ustaca dile getirmiş,
inanılmaz sürükleyici bir aşk romanıyla birleştirerek. Mutlaka
okunması tavsiyesiyle ... ZELİHA
Roman
yedi sekiz kişinin yaşamından kesitler anlatarak Fransız İhtilâli öncesinde ve
Fransız İhtilâli yıllarında geçiyor.
Fransız
devrimini tetikleyen nedenler anlatılırken kahramanlarda o dönemki toplumu oluşturan
sınıfların birer örneğidirler. Kahramanların şahsiyetlerinde zenginlik ve
yoksulluk, vatanseverlik ve vatan hainliği, adalet ve adaletsizlik, tutku ve
ıstırap gibi kavramları özdeşleştirmiş yazar.
Romanın
büyük bölümü Paris’te geçmesine rağmen, Fransız olan bazı kahramanların
Paris’ten ayrılıp Londra’da yeni bir yaşama başlamalarından dolayı o dönemki
iki şehrin sosyal yaşamını yazar çok güzel gözler önüne seriyor.
Fransız İhtilali özgürlük, eşitlik, adalet gibi kavramların ortaya çıkışının miladı olarak görülse de, ihtilal sonrasında giyotinle binlerce kişinin katledilmesi ve yine binlerce kişinin sürgüne gönderilmesi gerçeği romanda çok güzel işlenmiş. Gücü ele geçiren insanların gözünü nefret, hırs, intikam ve statü kaygısı bürüdüğünde nasıl değiştiklerini görüyoruz.
Fransız İhtilali özgürlük, eşitlik, adalet gibi kavramların ortaya çıkışının miladı olarak görülse de, ihtilal sonrasında giyotinle binlerce kişinin katledilmesi ve yine binlerce kişinin sürgüne gönderilmesi gerçeği romanda çok güzel işlenmiş. Gücü ele geçiren insanların gözünü nefret, hırs, intikam ve statü kaygısı bürüdüğünde nasıl değiştiklerini görüyoruz.
Bütün bu kanlı ihtilal
gerçeği bir aşk hikayesi, bir karşılıksız aşk hikayesi, birkaç sadakat hikayesi
ve baba sevgisi ile yumuşatılmış ve sürükleyici bir roman örgüsünde bize
sunulmuş.
Kitabı okumanızı tavsiye
ederim. Bittiğinde bu yaşımıza kadar öğrendiğimiz tarihin acaba ne kadarı
gerçekleri yansıtıyor diye merak ediyor insan. NURİZER