5 Aralık 2017 Salı

Suyu Arayan Adam


                                   Yazar: Şevket Süreyya Aydemir                                                                   Yayınevi: Remzi Kitabevi
                                   Basım Yeri/Tarihi: Istanbul, Ağustos 2015, 29.Baskı

Bu kitap, ilkokul öğretmeni olarak yetişmek üzereyken, Birinci Dünya Harbinde savaşa katılan ve sonra Büyük Turan'ı kurmak yolunda Kafkas, Hazer ülkelerine koşan bir Türk gencinin hikayesidir. Şimdi bu yeni baskısını sunduğumuz bu eserin yazarı Şevket Süreyya Aydemir; Rusya'da, Sovyet inkılabı cereyan ederken, aralarında Enver Paşanın da bulunduğu önemli şahsiyetlerle karşılaşmıştı. Yazar, Rusya'da tahsilini tamamlayarak memleketine dönmüş, hayatın acı ve tatlı çeşitli olaylarını yaşamıştır. Sonra devletin yüksek hizmet mevkilerinde çalışan Şevket Süreyya Aydemir'in hayat hikayesi, Orta Anadolu bozkırında bir "toprağa yöneliş"le biter."Suyu Arayan Adam"da yüzyılımızın, Avrupa'dan Çin'e ve Himalayalara kadar uzanan çeşitli problemlerini de bulacaksınız. (ArkaKapaktan)




Yorumlarımız:

Şevket Süreyya Aydemir’in otobiyografik bu eseri kendi çocukluğundan emeklilik dönemine kadar yaşamını anlatırken okuyucu yakın tarihe tanıklık etmekte. Yazarın çocukluğu Osmanlı İmparatorluğunun son dönemine rastlıyor, dönemin depresif koşulları nedeniyle (savaşlar ve yenilgiler, yokluklar gibi), bu körpe dimağda Osmanlı hülyasının yerini Turancılık akımı alıyor ve bu sempati, ailevi nedenlerin yanısıra (erkek kardeşinin bu cephede şehit olması gibi) 16 yaşında Şevket Süreyya’nın Doğu cephesine gitmesine ve savaşa katılmasına neden oluyor. Orda, çok genç yaşta olgunlaşıyor ve savaştan başarılı bir asker olarak çıkmakla birlikte Osmanlının Birinci Dünya savaşından yenik düşmesi, onun daha büyük bir ideale şevkle yönelmesiyle sonuçlanıyor. Kafkasya’da öğretmenlik ve Turancılık günleri işte böyle başlıyor ancak zaman içinde Turancılık’ın da ütopik ve ulaşılması mümkün olmayan bir ideoloji olduğu hayal kırıklığını yaşıyor. Daha sonra Nazım Hikmet, Va La ve eşiyle birlikte Moskova’da Komunism felsefesine yaklaşma dönemi başlıyor. Moskova Üniversite sırasında Rus (Bolşevik) ihtilaline tanıklık ediyor ve sonunda yurda dönme kararını veriyor. Istanbul’a geldiğinde genç bir komünist olarak faaliyetlerde (gazete, dergi) bulunması nedeniyle 10 yıl hapse mahkum olmakla birlikte 18 ay sonra hapisten, aftan yararlanarak, çıkıyor. Hapishane sürecinde Şevket Süreyya yeni kurulmuş Cumhuriyeti ve Anadolu halkını yakınen tanıma fırsatı buluyor ve ülke gerçekleriyle yüzleşip yeni bir ideolojiyle tanışıyor; Atatürk İlke ve İnkİlaplarını bu dönemde benimsiyor ve hapishane sonrası Atatürk’ün yanında, onun yapmak istediği devrimleri (özellikle eğitim ve iktisad alanlarında) uygulayan bir bürokrat olarak önemli görevlerde bulunuyor. Daha sonra iktidar değişikliği nedeniyle emekli olup ölümüne dek yaşam tecrübesini anlatan ve başta Atatürk olmak üzere dönemin diğer önemli isimleriyle ilgili kitaplar yazıyor.
Bu kitabı okuduğumda yakın tarihimizle ve bu dönem dinamikleri ile ilgili ne kadar az bilgiye sahip olduğumu fark ettim. Bu beni Türkiyede ki eğitim sistemi hakkında bir daha ciddi olarak düşündürdü çünkü tarih dersi (orta okul- lise sürecinde) sözüm ona okutulmaktadır ancak tamamen hamaset ve yüzeysel bilgileri kapsadığını üzülerek bir daha gözlemledim. Ancak bir milleti millet yapan, hangi koşullarda, nerden nereye varıldığını anlamak ancak gerçekci ve doğru tarih bilgisine sahip olmaktan geçer. Belki bu tür kitaplar okul müfredatlarında yer alsaydı bugün Türkiyenin karşı karşıya kaldığı sorunlarla uğraşmak zorunda olmayacağımızı düşündüm. O yüzden bu kitabı herkesin okuması gerektiğini altını çizerek vurgulamak istiyorum. DEMET


Not: Aile arşivinde bulunan Atatürk’ün mektubunu burada sizinle paylaşmak istedim.  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder