18 Nisan 2018 Çarşamba

Huzur




                                                      Yazar: Ahmet Hamdi Tanpınar
                                                       Yayınevi: Dergah Yayınları
                                                       Kapak Tasarım: Ercan Patlak
                                                       Basım Yeri/Tarihi: Istanbul, Aralık 2017 - 29. Baskı

Tanpınar, kültürümüzü bir "iç âlem medeniyeti"nin tezahürü olarak görür. Bu medeniyeti, belirli bir ahlâkı taşıyan "mânevi vazifelerine inanmış, muayyen bir ruh nizamından geçmiş, nefislerini terbiye etmiş" insanlar meydana getirmiştir. Huzur'un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini "huzur"a kavuşturacak bir "iç nizam"ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirler iç içe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde romana hâkim olan Mümtaz'la Nuran'ın aşklarıdır. İstanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, âdeta bir roman kahramanı gibi ele alınır. Huzur için, belli bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının "huzursuzlukları"nı dile getiriyor denebilir. (Arka Kapak)


Yorumlarımız:

Ahmet Hamdi Tanpınar’dan ilk okuduğumuz kitap Saatleri Ayarlama Enstitüsü olmuştu. Bu kitabı çok severek okumuştum çünkü dili yalın, Tanzimat sonu- Cumhuriyetin başını kapsayan dönem romanı olmasına rağmen “zamansız/ güncel” sayılabilecek konuları anlatması/ düşündürmesi beni etkilemişti.
Yazarın Huzur romanını ise çok farklı buldum. Özellikle sanat için sanat felsefesiyle yazılmış olduğundan dili çok ağır, ayrıca gerçek bir dönem romanı; şöyleki bence tartışılan politik konular, roman kahramanlarının duygu ve düşünceleri günümüzde geçerliliğini kaybetmiş kavramlar diye nitelendirilebilir. Ayrıca yazarın entellektüel seviyesini ispat etmek istercesine tartışılan konuları takip edebilmek için ciddi şekilde Klasik Turk Musikisi, edebiyatı, ayrıca Fransız edebiyatı ile ilgili derin bir birikimine sahip olmak gerekiyor. Aksi takdirde uzun tasvirlerin ve mukayeselerin yer aldiğı paragraflarda konudan kopup gitmek işten bile değil. Ana tema olarak işlenen sonu olmayan aşk başlarda Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesini hatırlattıysa da sonradan konular çok daha girift bir hal alıp, benim için hem politik hem de yaşananlar ve kahramanların psikolojilerini takip açısından oldukça zorlayıcı bir okuma şekline dönüştü. Huzur Türk edebiyatının bir baş yapıtı olarak nitelendirilmesi açısından kitap kulübünde okunması gerekti ancak benim kişisel seçimim olmazdı.  DEMET

 “Huzur”, bir sürü huzursuz insanın huzur’u arama romanı değil de kendi huzursuzlukları içinde debelenme romanı. Dili ağır, okuması zor, çok fazla detay var üstelik bu detayların romanın akışına hiç etkisi yok. Okunması gereken ilk on Türk romanı içinde yer alan bu kitap belki yazıldığı dönemde çok yenilikler getirmiş bir dönem romanı olabilir ama beni hiç etkilemedi.
Tanpınar’dan bir kitap okumak istiyorsanız “Saatleri Ayarlama Enstitisü”nü okumanızı tavsiye ederim. Altı sene evvel okuduğumuzda hepimiz çok sevmiş ve zamansız bir roman olduğunu düşünmüştük.  NURİZER

Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar 'ın ilk romanıdır ve 1937-38 yıllarında İstanbul'da geçen Mümtaz ve Nuran'nın aşkını anlatır. Romanın arka planında savaş öncesi dönemde İstanbul'daki entellektüel ve üst sınıf halkın sosyal hayatı ve dönemin koşulları ile ilgili siyasi fikirlerini felsefi konuşmalar, düşünce, gözlem ve tespitlerle  detaylı bir şekilde anlatır.

Romanda Bir çok karekter ve hepsinin ayrı ayrı hikayeleri var. İstanbul'da Boğaziçi , Beyoğlu v.s. semtleri ve balıkçıları,sahafları v.s. esnafı  ile romanın bir karekteri olarak işleniyor. Ayrıca resim,müzik ve edebiyatı Doğu ve Batı kültürlerinden örneklerle sentezleyerek, herikisine de açık olduğunu gösterip, geçmişimizin sahip olmamız gereken değerleri ile Batı'nın almamız gereken değerlerini entellektüel bakışı ile roman içinde sıklıkla kullanıyor. 

Şairliği ile bilinen Tanpınar bu romanında şairlikten gelen şiirselliği yaptığı  tasvirlerinde  ve anlatımında fazlasıyla yansıtıyor. Osmanlıca kelimelerin bolca kullanılması , paragraf boyutunda uzun cümleler kurulması, olaylar zinciri yerine durum ve düşünceler üzerine gelişen bir roman olması, dilinin ağır olmasını ve akıcılığını etkilediği için benim için zor okunan ve yer yer de sıkıcı olduğunu belirtmeliyim . IŞIL

Not: 2012 yılında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayat hikayesini ilk romanını okuduğumuzda yazdığımızdan, Blog’umuzun “Yazarlar” bölümünden ulaşabilirsiniz.