Yazar: Ahmet Hamdi Tanpınar
Not: 2012 yılında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayat
hikayesini ilk romanını okuduğumuzda yazdığımızdan, Blog’umuzun “Yazarlar”
bölümünden ulaşabilirsiniz.
Yayınevi: Dergah Yayınları
Kapak Tasarım: Ercan Patlak
Basım Yeri/Tarihi: Istanbul, Aralık 2017 - 29. Baskı
Tanpınar, kültürümüzü bir
"iç âlem medeniyeti"nin tezahürü olarak görür. Bu medeniyeti, belirli
bir ahlâkı taşıyan "mânevi vazifelerine inanmış, muayyen bir ruh
nizamından geçmiş, nefislerini terbiye etmiş" insanlar meydana
getirmiştir. Huzur'un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini
"huzur"a kavuşturacak bir "iç nizam"ı aramaktadır. Eserde
hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli
ruh halleri ve estetik fikirler iç içe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde
romana hâkim olan Mümtaz'la Nuran'ın aşklarıdır. İstanbul, bu aşkın yaşandığı
çevre olmaktan çıkarak, âdeta bir roman kahramanı gibi ele alınır. Huzur için,
belli bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet
aydınlarının "huzursuzlukları"nı dile getiriyor denebilir. (Arka Kapak)
Yorumlarımız:
Ahmet Hamdi Tanpınar’dan ilk okuduğumuz kitap Saatleri
Ayarlama Enstitüsü olmuştu. Bu kitabı çok severek okumuştum çünkü dili yalın,
Tanzimat sonu- Cumhuriyetin başını kapsayan dönem romanı olmasına rağmen
“zamansız/ güncel” sayılabilecek konuları anlatması/ düşündürmesi beni
etkilemişti.
Yazarın Huzur romanını ise çok farklı buldum. Özellikle sanat
için sanat felsefesiyle yazılmış olduğundan dili çok ağır, ayrıca gerçek bir
dönem romanı; şöyleki bence tartışılan politik konular, roman kahramanlarının
duygu ve düşünceleri günümüzde geçerliliğini kaybetmiş kavramlar diye
nitelendirilebilir. Ayrıca yazarın entellektüel seviyesini ispat etmek
istercesine tartışılan konuları takip edebilmek için ciddi şekilde Klasik Turk
Musikisi, edebiyatı, ayrıca Fransız edebiyatı ile ilgili derin bir birikimine
sahip olmak gerekiyor. Aksi takdirde uzun tasvirlerin ve mukayeselerin yer
aldiğı paragraflarda konudan kopup gitmek işten bile değil. Ana tema olarak
işlenen sonu olmayan aşk başlarda Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesini
hatırlattıysa da sonradan konular çok daha girift bir hal alıp, benim için hem
politik hem de yaşananlar ve kahramanların psikolojilerini takip açısından
oldukça zorlayıcı bir okuma şekline dönüştü. Huzur Türk edebiyatının bir baş
yapıtı olarak nitelendirilmesi açısından kitap kulübünde okunması gerekti ancak
benim kişisel seçimim olmazdı. DEMET
“Huzur”, bir sürü
huzursuz insanın huzur’u arama romanı değil de kendi huzursuzlukları içinde
debelenme romanı. Dili ağır, okuması zor, çok fazla detay var üstelik bu
detayların romanın akışına hiç etkisi yok. Okunması gereken ilk on Türk romanı
içinde yer alan bu kitap belki yazıldığı dönemde çok yenilikler getirmiş bir
dönem romanı olabilir ama beni hiç etkilemedi.
Tanpınar’dan bir kitap okumak istiyorsanız “Saatleri
Ayarlama Enstitisü”nü okumanızı tavsiye ederim. Altı sene evvel okuduğumuzda
hepimiz çok sevmiş ve zamansız bir roman olduğunu düşünmüştük. NURİZER
Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar 'ın ilk romanıdır ve 1937-38
yıllarında İstanbul'da geçen Mümtaz ve Nuran'nın aşkını anlatır. Romanın arka
planında savaş öncesi dönemde İstanbul'daki entellektüel ve üst sınıf halkın
sosyal hayatı ve dönemin koşulları ile ilgili siyasi fikirlerini felsefi
konuşmalar, düşünce, gözlem ve tespitlerle detaylı bir
şekilde anlatır.
Romanda Bir çok karekter ve hepsinin ayrı ayrı hikayeleri
var. İstanbul'da Boğaziçi , Beyoğlu v.s. semtleri ve balıkçıları,sahafları v.s.
esnafı ile romanın bir karekteri olarak işleniyor. Ayrıca
resim,müzik ve edebiyatı Doğu ve Batı kültürlerinden örneklerle sentezleyerek, herikisine
de açık olduğunu gösterip, geçmişimizin sahip olmamız gereken değerleri ile
Batı'nın almamız gereken değerlerini entellektüel bakışı ile roman içinde
sıklıkla kullanıyor.
Şairliği ile bilinen Tanpınar bu romanında şairlikten gelen
şiirselliği yaptığı
tasvirlerinde
ve anlatımında fazlasıyla yansıtıyor. Osmanlıca kelimelerin
bolca kullanılması , paragraf boyutunda uzun cümleler kurulması, olaylar zinciri
yerine durum ve düşünceler üzerine gelişen bir roman olması, dilinin ağır
olmasını ve akıcılığını etkilediği için benim için zor okunan ve yer yer de
sıkıcı olduğunu belirtmeliyim . IŞIL