1 Mart 2019 Cuma

Bir At Bara Girmiş





                                               Yazar: David Grossman
                                               Özgün Adı: Sus Echad Nichnas Le-Bar
                                               Yayınevi: Siren Yayınları
                                               Çeviren: Aylin Ülçer
                                               Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, 2018


Yarım kalan öyküler, söylenmeyen sözler, beklenmedik darbeler... Kitapları otuzu aşkın dilde okunan büyük yazar David Grossman, ustaca kurguladığı bu çarpıcı metinde son sayfasına değin soluk kesen bir öykü anlatıyor ve okurunu, sahnesinde tuhaf bir adamın, Dovaleh G.’nin dikildiği komedi kulübünün kapılarından içeriye sokuyor. Dovaleh G., parlak spotların altında, onu meraklı gözlerle izleyen seyircinin karşısında hayatını temize çekiyor ve adeta bir psikiyatrın koltuğunda uzanmışçasına geçmişin loş dehlizlerine dalıyor. Ters köşelerle dolu bir gösteri bu; sahnedeki adam kendi hikâyesini anlatıyor ve bu hikâyede espriler, seyircinin suratında birer yumruk gibi, birer tokat gibi patlıyor.
Man Booker Uluslararası, Ödülü’ne layık görülen ve samimi, doğrudan anlatımıyla büyük övgü toplayan Bir At Bara Girmiş, herkesin derdinin kendine olduğu, her koyunun kendi bacağından asıldığı dünyada onca yalnızlığa rağmen görülmeye, duyulmaya, anımsanmaya duyulan ihtiyacın ve kahkaha ile gözyaşları arasındaki bir arpa boyu mesafenin romanı.
Soru su: Var olmak, bütün olmak için yeterli mi?


Yorumlarımız:

Amerikalı yazar David Grossman’ın 2017 de  Man Booker Uluslararası edebiyat ödülünü almış ‘Bir At Bara Girmiş’ adlı romanı şöyle biter: Var olmak bütün olmak için yeterli mi? Benim cevabım şu: yetersiz. Ancak insan, hayatında parçalanıp, darmadağan olmasına neden olacak nice çalkantılar geçirse de salt var olması bile umutlu olması için yeterlidir. Var olmak için ise en iyisi anlatmak, yani paylaşmaktır. Bunun bir çok yolu var: sözcükler bunlardan bir tanesi, ancak belki de en kuvvetlisi…

Roman, İsrail’in küçük bir yerleşim yeri olan Netanya’da, 57 yaşındaki bir komedyenin , Dovaleh G.’nin , bir gecelik stand up boyunca, 57 yıllık hayat hikayesini ortaya döktüğü bir performans hakkında. Yazar bu çok yaratıcı fikri başarılı bir kurgu ile kaleme almış. Aslında bildiğimiz gibi stand uplarda eleştiriler sözle karikatürize edilir. Burada yazar, romanın kahramanına gösterisi sırasında hayatını anlattırmış, daha doğrusu itiraf ettirmiş hem de çocukluktan tanıdığı bir arkadaşı yani bir şahit önünde: anne-babasının holokost deneyiminden başlamak üzere bilhassa çocukluktaki sıkıntılı yaşamını, babasından ve çevresinden gördüğü zalimlikleri sahne performansı ile ortaya koydurmuş. Savaşa muhalif bir yazar olarak İsrail’i, kendi ülkesini de eleştirmiş. Ama bunları anlatırken roman kahramanı  hiç  duygu sömürüsü yapmamış; gerçekleri komedyen diliyle , espirilerle süsleyerek, vücut dilini kullanarak anlatmış. Kısacası yazar bu roman vasıtasıyla aslında şunları söylemiş: acılar gerçeklerdir, kaçamazsınız, hayalleri ise kovalarsınız. Geçmişi tanığıyla anlatmak daha gerçekci, ikna edici, doyurucu. Çekilen acılar zalimliği artırmasın, tam tersi vicdanları beslesin . Herşeye rağmen aile önemlidir. Umutsuzluk dipsiz kuyu, kötülükler hep var ancak umut hep ayakta kalsın. Var olmak için anlatın, paylaşın. Sonuna kadar da bunu savunmuş…

Aslında kitabı ilk okuyuşta sevemedim. Çünkü bir ırkın acı dolu yaşamı tüm platformlarda  çok konuşulduğu, bıkkınlık yarattığı için kitap bana cazip gelmedi. Ama yazarın hakkını teslim etmeliyim: fikir ve kurgulama çok başarılı. Tercüme de genel olarak sıkıntısız. Ben okuma listemin en başına koymam, ama kitabı okuduğum için de memnunum. LEYLA


David Grossman adlı yazar tarafından yazılan ‘Bir At Bara Girdi’ adlı kitap 2017 Man Booker Uluslararası Ödülüne layık bulunma nedeniyle okuduğumuz bir kitap.  Özetle bir stand up komedyenin Israel’de bir gece kulübünde insanları güldürmek amacıyla fıkralar anlatmasıyla başlayıp, kendi çocukluğunun travmalarını anlatır hale gelmesiyle sürüyor. Travmanın esas kısmı bir kibutz’a gönderilip ordan apar topar geri getirilmesi ve bu süreçte kendisinin bir cenazeye gitmekte olduğunu bilmesine rağmen kimin cenazesi olduğunun söylenmemesi ve 14 yaşında yaptığı bu yolculukta çocukluk anılarıyla yüzleşirken anne/ baba’nın geçmişlerinin irdelenmesi, çocukla (kendisi)  ilişkilerinin hatırlanması (ruya gibi tekrar canlandırılması) ve sonunda kendisi için en önemli kişinin yani annesinin ölümüyle yüzleşmesi, travması ve bunu belki ilk defa tanıdık/ tanımadık insanlarla paylaşması  anlatılmakta.  Şakalar içinde Yahudi adet veya politikalarına endirekt eleştiriler yerleştirilmiş olması, Yahudi Soykırımına atıfta bulunulması gibi öğeler ve sadece 215 sayfa olmasına rağmen kolay okunmamakta çünkü kişisel acıların ağırlığı okuyucunun ruhunu daraltmakta ve espiriler yavan kaçmakta. Özetle kitabı severek okumadım, bu nedenle tavsiye de etmiyorum. DEMET  

Kitabı okurken bende bardaki seyirciler gibi hissettim; Kitap bitse de kurtulsam.... Seyircilerin büyük çoğınluğu şov bitmeden gitti ama ben Kitap Kulübü için okuduğumdan yarım bırakamadım. 215 sayfalık bir kitabı hiç bu kadar sıkılarak okumamıştım.
Aslında ilginç bir kurgusu var kitabın, bir stand-up gösterisinde komedyen fıkralarını sıralarken, kendi hayat hikayesini anlatmaya başlar. Fakat olay boğucu bir travmaya dönüşür. Her insanın hayatında zor dönemler vardır. Belki bunları birilerine anlatarak, paylaşarak çözmek gerekir ama bunun yeri komedi sahnesi mi? Cumartesi gecesi oraya eğlenmeye gelmiş insanlar, üstelik çoğunun geçmişinde benzer acılar olan insanlar, sıkılıp gösteriyi terk eder. Aynı sıkıntıyı okuyucu da hissediyor. Yazarın yapmak istediği bu ise başarmış sayılır.
Ödüllü bir kitap olmasına rağmen tavsiye etmeyeceğim bir kitap oldu. NURİZER

Bir at bara girmiş, stand up sanatçısı Dovaleh'ın  gece barda yaptığı performansı ile başlayıp son buluyor. Bu her zaman ki performanslarından farklı kendinle hesaplaşma, geçmişe gidip gelmelerle , kendi çocukluğuna, hatta ebeveynlerinin çocukluğuna kadar giderek geçmişle yüzleşme seansına dönüyor. Öyle ki eğlenmeye gelen seyirci salonu terk ediyor, sadece sonunu merak eden bir azınlıkla geceyi bitiriyor.
Eğer kitabı sonuna kadar okumayı başardıysanız, salonu terketmeyen seyircilerden birisiniz , aksi takdirde sizde eğlenmek isterken ağır psikolojik ortamı terkedenlerdensiniz.
Kurgusu , anlatımı ve dili mükemmel olmakla birlikte psikolojik bir roman olması itibariyle bana ağır geldi.
Bu romanı ya çok beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, kitap kulübü olarak çoğunluk beğenmeyenlerdendi. O sebepten okumayı herkese tavsiye etmiyorum, ben beğenmiş olmama rağmen . IŞIL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder