Yazar: Amin
Maalouf
Orijinal Adı: Le Rocherde Tanios
Orijinal Dili: Fransızca
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Çeviren: Olcay Kunal
Yazıldığı Tarih: 1993
Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, 2020 – 44.
Baskı
Amin
Maalouf'tan 1993'te yayınladığımız ilk iki romanı 'Afrikalı Leo' ve
'Semerkant'tan sonra, yine bir Doğu öyküsü.
Mehmet
Ali Paşa'lı yılların Mısır'ı.
Güzelliğini
çarmıh gibi taşıyan bir kadın: Lamia.
Lamia'nın
gölgesine sığındığı bir şeyh: Francis.
Yasak
aşk meyvesi bir oğul: Tanios.
Başka
bir kadın: Esma.
Bir
serüven ve sadakat romanı...
Yazara
ünlü 'Goncourt' ödülünü getiren kitap ilk kez dilimizde. (Arka Kapak)
Yorumlarımız:
Amin Maalouf’un ‘Tanios Kayası’ adlı romanı diğer eserlerinde
olduğu gibi Arap coğrafyasında geçen,
19.yyda yaşanmış bir olaydan, esinlenerek
kaleme almıştır. Yazar bu romanını 1993
yılında yazmış ve aynı yıl Fransa’nın en önemli edebiyat ödüllerinden olan
’Goncourt’ ödülüne layık görülmüştür. Fransızca yazılan kitap daha sonra
Arapçaya çevrilmiştir.
Romanda Kavalalı Mehmet
Ali Paşa’nın idaresindeki Mısır’da şeyhler, derebeylikler ve emirlikler
arasında yaşanan mücadeleler, halkın idareciler tarafından ezilmesi, Hıristiyan
Araplar ile komşuları Müslüman Dürziler
arasındaki mezhep kavgaları, sınıfsal çatışmalar ve adaletsiz yönetim gibi
sosyal problemler işlenmiştir. Roman da aynı zamanda aşk ve sadakat konuları da
ön planda tutulmuştur.
Öykü, yazarın da geldiği
Cebel-Lübnan denilen Akdeniz’den uzakta Şam’ın hemen batısında uzanan dağlık
Kfaryabda adlı Hıristiyan Maruni
Araplarının yaşadığı bölgede geçiyor. Bu köyde mevcut kayalar arasında
tek insan ismi taşıyan Tanios Kayası’nın birkaç asırdır anlatılan gizemini
merak eden yazar o günleri yaşamış
dedesi ve köyün yaşlılarından öğrendiklerine
olay ile ilgili bulduğu yazılı kaynaklardan öğrendiklerini
birleştirerek 1840 yılında Tanios’ un kayanın üzerine otururken birden ortadan
kaybolması gizemini 19 yıl geriye
giderek, 1821-1840 arasında geçen bir zaman diliminde anlatmıştır.
Kitapta anlatılan, bir
Patriğin, Ebu-Keşk Mauluf adında biri tarafından öldürülmesi, oğluyla Kıbrıs’a
sığınan katilin, emirin bir casusu tarafından kandırılarak ülkesine getirilmesi
ve idam edilmesi gibi gerçeklerin dışında
diğer unsurlar, yazar Amin Maalouf’un zengin kurmacası ile yazılmıştır.
Yazar, romana adını veren
Tanios’un babası zannettiği kişinin gerçek babası olmadığını öğrenmesini ve
kimlik sorunları yaşayan çocuğun psikolojik çalkantılarını ile karşılaştığı zorlukları sürükleyici bir
şekilde, adeta masalsı bir dille anlatmıştır. Ana karakter Tanios’un yanı sıra
güzelliği ile dillere destan annesi Lamia, Lamia’ nın gölgesine sığındığı Şeyh
Francis, babası bildiği şeyhine sadık Gerios, ilk aşkı Esma, Rahip Stalton,
Rukoz, Kıbrıs da aşk yaşadığı Tamar ve diğer çok sayıda karakterler ile oluşan
romanın sürükleyici örgüsü kitabı
keyifle ve heyecanla okutuyor. Romanın arka planında Kavalalı Mehmet Ali idaresindeki Mısır da yaşanan siyasi oyunlar, bölgede Fransız, İngiliz
hakimiyetinin menfaat çatışmaları, Osmanlı İmparatorluğunun bu coğrafyadaki
yaşadığı siyasi etnik problemler ve
zafiyetler, halkın derebeylik yönetimi altında yaşadığı gerginlikler gibi
tarihi gerçekler Tanios’un merkez aldığı gizemli kayboluş hikayesinin arka
fonunu oluşturuyor.
Emperyalist ülkelerin
misyoner, din adamlığı, öğretmen, arkeolog, tüccar, hekim ve bunun gibi adlar
altında ele geçirmek istedikleri ülkelere nasıl sızdıklarını görürken Ortadoğu
tarihine dair bilgilerimizi tazeliyoruz.
Akıcı bir dille yazılan,
hepimizin keyifle okuduğu ve zoom üzerinden
yaptığımız toplantıda tüm
detayıyla tartıştığımız bu ayki kitabımız Tanios Kalesi aynı zamanda yazar Amin Maalouf’un kitap kulübümüzde okuduğumuz ikici kitabı olma
özelliğini de taşıyor. Biz kitabı çok
sevdik. Herkese de tavsiye ederiz . BEYZA
Mısır’da bir dağ köyü
olan Kfaryabda’da yıllardır anlatıla gelen bir efsaneyi merak eden roman
anlatıcısı bu olayı araştırmaya başlar. Efsaneye göre, yaklaşık iki kuşak önce
bu köyde yaşamış olan Tanios isimli bir gencin esrarengiz bir şekilde ortadan
kaybolması üzerine köylüler onun kayaya dönüştüğünü düşünmüştür. Köyün
yaşlılarından öğrendiklerini, bu olayla ilgili bulduğu Keşiş İlyas’ın Dağlılar
Tarihçesi isimli kitabından, roman kişilerinden biri olan Papaz Stolton’un
günlüğünden ve Katırcı Nadir’in Nadir Katırcının Bilgeliği isimli kitabından
alıntılar yaparak bize aktarır.
Bu kadar belgelere dayalı
yazılınca sanki romandaki olayların gerçek olduğunu düşünmeye başlıyoruz. Oysa,
19.yy da bir patriğin öldürülmesi üzerine katilinin oğlu ile birlikte Kıbrıs'a
sığınması olayı dışında geri kalan her şey kurmacadır romanda.
Roman, tarih olarak
Tanios’un dünyaya geldiği 1821 ile ortadan kaybolduğu 1840 yıllarını
kapsamaktadır.Tarihi arka planda ise
Ortadoğu Osmanlı coğrafyası vardır. 1831 yılında devletine isyan edip
bağımsızlığını ilan eden Mısır Hidivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın hedefi,
Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkıp, Balkanlar’dan Nil kıyılarına uzanacak yeni bir
devlet kurmaktı. Ama Kavalalı'nın Mısır'da uyguladığı yayılmacı politika,
"Dağ" denilen stratejik bölgede sekteye uğrar. Burada emirlerin, şeyhlerin,
din adamlarının yanı sıra; Paşa'yı destekleyen Fransa ile Dağlıları ve
Osmanlı'yı destekleyen İngiltere gibi büyük devletler de işe karışır.
Bu tarihi fonun önündeki
öykü ise dağlık bölgede Kfaryabda adlı Hıristiyan Arapların yaşadığı köyde
geçiyor. Şeyh Francis, kâhyası Gerios’un karısı güzel Lamia’ya göz koyuyor. Bu
yasak ilişkiden Tanios adı verilen bir çocuk dünyaya geliyor. Tanios, iki
kadının hayatını ve kaderini etkilemesi sonucu kendisini olayların tam
göbeğinde buluyor. Bunlardan biri annesi "Lamia" diğeri de sevgilisi
"Esma"dır.
16 yaşında aşık olup,
aşkı için mücadele eden bir genç….. oğluna yapılan haksızlıklara karşı cinayet
işleyen bir baba….. Baba oğulun Mısır’dan Kıbrıs’a kaçışı….. Kıbrıs’ta yeni bir
aşkla tanışması…. Dağ’ın Emir’inden kaçarken, henüz 18 yaşındaki Tanios’un
kendini Dağ’ın kurtuluşundaki kilit adam olarak bulması…… Emirin hayatının
Tanios’un iki dudağının arasında oluşunun hikayesi…
Dış siyasi olaylar roman
kahramanlarının hayatını değiştirdiği gibi, bu bölgede yaşayan dağ insanları
Hıristiyan Mârûni Araplar ve onların komşuları Müslüman Dürzîler’in hayatlarını
da etkiliyor. Halk; vergiler, zorunlu askerlik, yağma, zorbalık, casusların
faaliyetleri, direniş örgütlenmeleri gibi pek çok durumla boğuşarak yaşamakta
ve her şeye rağmen şeyhlerine olan bağlılıklarını sürdürmektedirler.
Amin Maalouf,
Ortadoğu’nun bu bölgesinde yaşayan insanların kültürlerini, birbirleriyle
çatışmalarını, ve bulundukları
coğrafyayı çok güzel anlatmış. Zaman zaman okumakta zorlansamda masal tadında
bir roman. NURİZER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder