Yazan: Salman Rushdie
Çeviren: Begüm Kovulmaz
Yayınevi: Can
Türü: Roman
Yayın Tarihi:Ocak 2010(5. Baskı)
Yayın Tarihi:Ocak 2010(5. Baskı)
Salman Rushdie'nin 'Bu kitabı yazmak için yıllarca okuyup araştırma yapmam gerekti,' dediği roman, türlü türlü anlatıcılar, gezginler, serüvenciler tarafından aktarılan, Babur İmparatorluğu ve Osmanlılar, Moğollar ve Rönesans Floransa'sının tarihine ve kültürlerine göndermeler yapan, bölgenin tarihini masallarla kaynaştıran büyüleyici bir yapıt.
Kitaptaki cinsellik ve erotizmin odağı olan güzeller güzeli Floransa Büyücüsü, aslında erkekler dünyasında kendi yazgısına kendisi egemen olmak isteyen bir kadın. Ama kendi kaderine hükmederken, hükümdarların yazgısını bile değiştiriyor ve en parlak dönemlerini yaşayan Mugal payitahtı ile Floransa'nın toplumsal yaşamlarında bir dönüm noktası oluyor. Floransa Büyücüsü, kader, güzellik, savaşlar, tılsımlar ve sadakatle örülmüş bir yolda Rönesans İtalya'sının saraylarından Hindistan'ın uzak kıyılarına bir solukta uzanacağınız bir başyapıt. (Arka Kapaktan)
Bu ay Salman Rushdie’nin Floransa Büyücüsü adlı kitabını okuduk. Roman kahramanları daha çok 15. ve 16. yüzyıl Rönesans Floransa’sı ile Hindistan’daki Babür imparatorluğunda yaşamış, savaşmış, keşifler yapmış kişiler veya onların yansımaları. Bu arada kitapta bol bol Osmanlı İmparatorluğuna, Moğollara ve hatta o zamanki adıyla yeni dünya- Amerika’ya da atıflar var. Cambridge üniversitesinde tarih okumuş ve belli ki tarihe meraklı bir yazar olan Salman Rushdie bir mülakatında tarih kitabı değil, roman yazmayı tercih ettiğini söyleyerek bununla ‘insight of human beings- insanın iç dinamiklerini ‘ kaleme alabildiğini, esas yapmak istediğinin de bu olduğunu söylüyor. Bence Floransa Büyücüsü’nde bundan çok daha fazlası var: Doğunun egzotik yapısı, büyüler, tılsımlar, yansımalar, masallar, gerçekle gerçek arası kahramanlar, mekânlar ve hatta zamansız zamanlar. Bu anlamda kitabın kurgusu çok başarılı. Ancak benim gibi realist yazıları seven bir kişi için okuması zor bir roman. Zaman zaman bazı bölümleri hem şaşırtıcı hem düşündürücü idi: örneğin 97. sayfadaki ibadet çadırı; 271. sayfadaki şeytan kraliçeleri; 295. sayfadaki Mediciler’in sihirli aynası ve daha neler neler. Aslında Rushdie tüm bu yazılarında düşüncelere, olaylara felsefik bir boyut katmıştı. Belki tüm bunları derin düşünmekte tembellik ettiğim için okurken zorlandım. Ama gene de bu romanı okuduğum ve Salman Rushdie ile ilk kez tanıştığım için memnunum. LEYLA
İki yıl önce gittiğim Hindistan turunun duraklarından biri olan “Fetihpur Sikri”de rehberimizin şehir ve Ekber hakkında anlattığı her bilgiyi kitabın ilk sayfalarında okuyunca, kitap çok ilgimi çekti ve elimden bırakamadım. Geniş bir coğrafyada birbiri içine geçmiş, gerçek tarihi esas alarak çok güzel kurgulanmış masal ve gerçek öykülerle örülmüş bir roman “Floransa Büyücüsü”. Avrupa Rönesans’ı yaşarken Osmanlı ve Babür İmparatorluklarında neler olduğu, erkek-kadın ayrımı, Doğu-Batı ikilemi, rüyalar–gerçekler, kadın büyücüler, savaşçı erkekler, iktidar hırsı, Yeniçeriler, Mediciler, aşırı dindarlar, iktidardakilerin şatafatlı yaşantıları, fahişeler ve daha bir sürü konu yazarın “post modern büyülü gerçekçi” tarzıyla çok güzel harmanlanmış ve anlatılmış.
Benim okuduğum ilk Salman Rushdie kitabı. Tarihi gerçeklerin masallaştırılmış haliyle yeniden okumak keyif verdi. NURİZER
"Floransa Büyücüsü" benim Salman Rushdie'nin okuduğum ilk kitabıydı ve oldukça etkilendiğimi itiraf etmeliyim. Şöyle ki kitap birbirinden bağımsız iki ülkenin (Hindistan ve Floransa) 15. yüzyıl tarihsel gerçeklerini son derece başarılı bir hikâye kurgusu ile birbirine bağlamış ve birbirinden bu kadar uzak mekânlar/ yaşamlar hakkında detaylı ve gerçek bilgileri hikâyenin içine serpiştirmeyi başarabilmiş. Bunun yanı sıra birbirini hiç tanımayan iki topluluk üzerinden din kavramını sorgulamış ve insanın temel içgüdülerinin, davranış biçimlerinin aslında ne kadar benzeştiğini de göstermeye çalışmış. Bu kitabı okurken zaman zaman yarattığı kahramanların kişiliği, zaman zaman ise yarattığı felsefi tartışmalar yoluyla okuyucuyu düşünmeye sevk etmesini de çok başarılı buldum- özetle bu kitabı ilgimi uyandırması, sürükleyici olması ve zengin dili ile keyifle okudum. DEMET
Floransalı büyücü 'Mogor dell'Amore' un Hindistan'a gelerek Mogol hükümdarı Ekber Şah'a tahtın varisi olduğunu söylemesi ile olaylar gelişir.15.yy Rönesans Floransası ve Hindistan başta olmak üzere Babur imparatorluğu ve Osmanlı devletinin tarihi, sosyal ve kültürel yaşantısını geniş bir yelpazeden anlatan tarihi romanı masallaştırarak okuyucuya aktarıyor. Doğu batı sentezi, saray hayatı, savaşlar, büyüler, tılsımlar, tanrı kavramı üzerine çok çeşitli konularla okuyucuyu masal dünyasına sokuyor. Kitabın arka sayfalarında belirtilen kaynakça kitaplardan anlaşıldığı üzere geniş araştırmalardan sonra yazılan romanın dili, anlatımı, karakterlerin detaylı işlenmesi ile sürükleyici, eğlenceli, tarihi, fantastik, masalsı bir roman. Ben çok keyif alarak okudum. IŞIL
Bu ay için Floransa büyücüsü romanını seçmemiz Salman Rushdie’yi tanımak bakımından iyi bir fırsat oldu. Kendi adıma yazarı daha önce okumamıştım. Roman bir hayli fantastik. Tarih ile hayal gücü birbirine harmanlanarak ilerliyor. Öyle ki yer yer neresi hakikat neresi kurmaca dedirtiyor. Geniş bir coğrafyada geçiyor. Floransa ve Rönesans, Babür İmparatorluğu, Osmanlı ve Moğol mistizmi sembollerle tarihe yolculuk yaptırıyor. Ciddi bir araştırma sonrası yazılmış. Kaynakça muazzam. BEYZA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder