Yirminci yüzyılın ilk yarısında işçi kökenli tek İngiliz romancı olan David Herbert Lawrence, 11 Eylül 1885'te Nottingham yakınlarındaki Eastwood'ta dünyaya geldi. Bir maden işçisiyle öğretmenin oğlu olan Lawrence Nottingham'da liseyi bitirdikten sonra, maden işçilerinin yaşadığı mahallenin okulunda öğretmenlik yapmaya başladı. 24 yaşına geldiğinde English Review adını taşıyan bir edebiyat dergisi, çoğu serbest nazımla yazılmış şiirlerini basınca Lawrence'nin edebi yaşamı da başlamış oldu. Uzak bir dünya görüşüne yer vermeyip yapıtlarını yaratıcılığın içgüdüsel olduğuna inanan Lawrence, yazı yazmayı "İçinde yaşadığımız anın çıplak ve başkaldırıcı dışavurumu"sözleriyle tanımlıyordu. 1911'de “Beyaz Tavuskuşu” adını taşıyan ilk romanını yayınladı.
Nisan 1912'de Fridea Weekley ile tanışması yaşamının sonuna değin sürecek bir dönemi başlattı. Lawrence, Nottingham'daki profesörlerinden birinin soylu Alman kökenli karısı olan Frieda ile evlenip, Mayıs'ta Almanya gitti.
1913'te sanatsal yetenekleri olan genç bir adamın kendini bulma çabalarına ilişkin yazdığı otobiyografik eseri "Sons and Lovers"ı yayınladı. 1915'te yazdığı “Gökkuşağı” adlı romanı Brangwen ailesinin üç kuşak öyküsü aracılığıyla toplumsal ve ruhsal değişimi ele alıyordu. Sözüm ona açık saçık içeriği nedeniyle yasaklandı. O tarihten sonra yazara bir pornograf gözüyle bakıldı.
Baskılar sadece kitabının yasaklanmasıyla oluşmadı. Birinci Dünya Savaşı'nın devam ettiği yıllarda karısının Alman savaş pilotu Manfred von Richthofen'in kardeşi olması nedeniyle Alman casusu olmakla suçlandı. Karı koca Lawrence'ler Cornwall'daki evlerini terk etmek zorunda bırakılarak resmi makamların gözetimi altında olacakları bir yere yerleştirildiler. Tüm bu olaylar nedeniyle büyük bir hayalkırıklığı yaşayan yazar, bir süre sonra ülkesini terk ederek önce Avrupa'nın çeşitli ülkelerini sonra da Avustralya ve Kuzey Amerika'yı dolaştı. Sekteye uğrayan yazarlık sürecine New York'ta yazdığı ve Gökkuşağı'nın devamı olarak değerlendirilen "Âşık Kadınlar"la geri döndü.
"Aaron'un Değneği" ve "Kanguru" adlı eserlerinde olduğu gibi birçok öyküsünde ve kısa romanlarında var olan politik sistemi ve ideolojileri eleştiren yazar, dünyaca bilinen romanı "Lady Chatterley'in Sevgilisi"ni 1928'de tamamlamıştır. Tüberküloza yakalanan D.H.Lawrence 2 Mart 1930'da Güney Fransa'da bulunan Vence'de dünyaya gözlerini kapamıştır. “ Bakire ile Çingene” yazarın ölümünden sonra keşfedilmiştir.
İnsanın doğal erotizminin, modern toplum tarafından tehdit edildiğini savunan deneme ve romanlarıyla ünlenen David Herbert Lawrence’ın sanatı hakkında bir kitap yazan Mina Urgan yazarı şu cümlelerle özetler: “Lawrance, çağdaşları, James Joyce ya da Virginia Woolf gibi, biçimsel açıdan bir yenilik yapmadı. Onda yepyeni olan biçim değil, içeriktir... Lawrance'ın ana konusu, her romanındaki gibi, insan ilişkileriydi... Yaptığı yenilik, kadın-erkek ilişkisinde öteki romancılar gibi yalnız duygularla düşüncelerin değil, cinsel dürtülerin de etkisini vurgulamaktı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder