Yazar: Paula McLain
Orijinal Adı: The Paris Wife
Yayınevi: Remzi Kitabevi
Çeviren: Leyla İsmier Özcengiz
Kapak Tasarımı: Anna Bauer
Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, Ağustos 2012- 3.Baskı
Ernest Hemingway
ile ilk karısı Hadleyin, başta Paris olmak üzere çeşitli kentlerde geçen
günlerinin aşk ve ihanetle örülü sarsıcı romanı…
Dünya, Caz Çağını yaşamaktadır. Kızıl saçlı piyanist kız ile savaş gazisi genç ve yakışıklı gazeteci Şikago’da bir dost evindeki partide tanışır. 29’undaki Hadley, yazma hırsıyla yanıp tutuşan kendinden sekiz yaş küçük Hemingway ile 1921’de evlenir.
O sıralar sanat ve edebiyatın kalbi Paris’te atmaktadır. Genç Hemingway, yazar dostu Sherwood Anderson’un yönlendirmesiyle geleceğini eşiyle birlikte Paris’te aramaya karar verir. Paris günlerinde önceleri parasızlık onları epeyce zorlar ama zamanla entelektüel çevrenin bir parçası olurlar. Paris’i mekân tutmuş pek çok Amerikalı yazar ve sanatçıyla tanışır, Gertrude Stein, Scott Fitzgerald, Ezra Pound gibi ünlü isimlerle derin dostluk kurarlar.(Arka Kapak)
Dünya, Caz Çağını yaşamaktadır. Kızıl saçlı piyanist kız ile savaş gazisi genç ve yakışıklı gazeteci Şikago’da bir dost evindeki partide tanışır. 29’undaki Hadley, yazma hırsıyla yanıp tutuşan kendinden sekiz yaş küçük Hemingway ile 1921’de evlenir.
O sıralar sanat ve edebiyatın kalbi Paris’te atmaktadır. Genç Hemingway, yazar dostu Sherwood Anderson’un yönlendirmesiyle geleceğini eşiyle birlikte Paris’te aramaya karar verir. Paris günlerinde önceleri parasızlık onları epeyce zorlar ama zamanla entelektüel çevrenin bir parçası olurlar. Paris’i mekân tutmuş pek çok Amerikalı yazar ve sanatçıyla tanışır, Gertrude Stein, Scott Fitzgerald, Ezra Pound gibi ünlü isimlerle derin dostluk kurarlar.(Arka Kapak)
Yorumlarımız:
Kısacası eğer
otobiyografik nitelikte ancak aynı zamanda bir hikâye tadında, biraz da
eğlencelik bir kitap okumak isterseniz tavsiye ederim. Kitap kulübü için
tavsiye eder miyim, pek sanmıyorum…. Ben birlikte kitap okurken daha fazla
derinliği olan, düşündüren, yazarı veya kitabı dolaysıyla hayatı çözümlemek
için uğraş vereceğim kitapları okumak istiyorum. Tam şimdi gelecek toplantımız
için bunun arayışı içindeyim.
Paris’teki Eş ile
ilgili iki noktayı aktarıp, yorumuma nokta koymak istiyorum:
-Kadın-erkek
ilişkisi dünyanın hangi köşesinde olursa olsun, hangi zaman diliminde bulunursa
bulunsun hep aynı: sevdalar olacak, aldatmalar olacak, ayrılıklar olacak…
-Bir eser
yaratmak, ün kazanmak, takdir toplamak her zaman tesadüflere, şansa bağlı
değil: gerisinde inanılmaz bir çalışma, hırs, azim ve yürek var…LEYLA
Yazar Paula McLain
bu kitabı Ernest Hemingway’in ilk eşi Hadley ile Paris’te sürdürdükleri evliliklerini
Hadley gözüyle anlatan bir biyografik kitap şeklinde formatlamış. Her ne kadar
eser bir edebi eser değilse de bir döneme ışık tutması ve kolay okunurluğu
açısından benim hoşuma gitti. Şöyle ki Hemingway’in eserlerinden bazılarını
daha önceden okumuş olmama rağmen Paris’te içinde bulunduğu ortamı, tanıdık,
tanımadık diğer dönem yazar, şair, ressamları- kısacası kültür çevresiyle olan iletişimlerini
öğrenmek benim hoşuma gitti. Böyle bir kitapta bunlar toplanmamış olsa sanırım
hiç birimiz 1.ci Dünya savaşı sonrası, 2.ci Dünya savaşı öncesi Paris odaklı
sanatsal açıdan bu üretken dönem ve yazarları/ yaşamları ve dönemin sanatsal
akımları hakkında bu denli bilgimiz olmayacaktı. Kitabın bende adı geçen dönemle
ilgili daha fazla bilgi edinme, okuma isteği uyandırdığı için başarılı olduğu
kanısındayım. Özellikle bir ay sonra okuyacağımız “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” u
okurken Ernest Hemingway’i ve bu başyapıtı daha iyi irdeleyebileceğimiz
düşüncesindeyim çünkü “Paris’teki Eş” bize o alt yapıyı kazandırdı. DEMET
Her ay okuduğumuz
kitaba ait yorumumu yazarken çok zorlanıyorum. Hâlbuki tartışırken fikirlerimi rahat
rahat söyleyebiliyorum. Fakat yazmak gerçekten zor, yarım sayfa bile olsa.
“Paris’teki Eş” romanı da bunu çok iyi anlatıyor. Hemingway önce taslak
yazıyor, sonra romanı bu taslağa göre yazmaya başlıyor, sonra kitabını
demlenmeye bırakıyor yani bir dönem düşünmüyor ve sonra tekrar ele alıyor. Bu
işlem neredeyse 2-3 yıl sürüyor. Üstelik bunu her gün ofisine gidip, tek başına
oturup yazarak çok ciddi yapıyor. Sanatçı olmanın zorluğunu bu kitapta çok güzel
anlatıyor yazar akıcı üslubu ile. Eşinin fedakârlığı, çevresi ile olan
ilişkileri Hemingway’in başarısında çok önemli roller oynuyor. Her şeyin
başında ise “ben çok iyi bir yazar olacağım” hırsı ve kendine olan inancı var.
Roman belki çok
edebi değeri olan bir kitap değil ama bir yazarın meşhur olmaya çalışırken
yaşadığı zorlukları, reddedilişleri, babasının bile yazdıklarını beğenmemesinin
verdiği duyguları, çevresindeki sanatçıların yaşantılarını, ev yaşamını, eşinin
onun rahat çalışabilmesi için yaptıklarını, sanatçının çok iyi bir gözlemci
olması gerektiğini, gittikleri boğa güreşlerinin veya kayak tatillerinin ona
yeni ilhamlar verişini ve 1920li yılların başındaki Paris yaşantısını çok güzel
anlatıyor.
Aslında Hemingway
kendiside Paris yıllarını 1959 yılında yayınladığı “Paris Bir Şenliktir”
kitabında yazmış. Ben bu arada onu da okudum. Kısa hikâyelerle anlattığı Paris
yaşantısında çok fazla detaya girmemiş. Eşinin ağzından yazılmış olan
“Paris’teki Eş”i okumamış olsam yaşanmış çok duyguyu anlayamazdım. NURİZER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder