Yazar: Latife Tekin
Orijinal Adı: Sevgili Arsız Ölüm
Yayınevi: İletişim Yayınları
Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, Eylül 2013-1.Baskı
(+23 baskı farklı yayınevlerinden)
1966 yılında İstanbul’a geldim. Çocukluğum keskin bir
acıyla ikiye bölündü sanki. Gerçekleşmeyen düşler, aralarında doğup büyüdüğüm
insanları paramparça etti. Babam hızla işçileşti ve giderek işsiz kaldı. İki
ağbim ve kardeşim inşaatlarda işe girdi. Yedi kardeşin arasından titrek bir
gölge gibi sıyrılıp liseyi bitirdim. Korku ve yalnızlığın içinden okula
gitmenin bedelini ödedim. İnanılmaz savrulmalar, inkâr ve baskının bin çeşidi.
Kente ayak uydurabilmek için boğuşup durdum. Her yanım yara bere içinde kaldı.
Boğuşurken birlikte doğup büyüdüğüm insanlardan ayrı düştüm. Ama kendi öz
değerlerimi, dilimi ve o insanların durulmaz bir coşkuyla bana taşıdıkları
sevgiyi koruyabilmek için direndim. Elinizdeki roman bu direnişim için
aralarında büyüdüğüm insanların bana armağanıdır. Keşke onu daha soluk soluğa,
daha parçalanmış bir teknikle, daha erken yazabilseydim.” (Arka Kapaktan)
Yorumlarımız:
ÖLÜM..... hem
SEVGİLİ... hem ARSIZ
Tabii ki ne zaman
yazıldığı; döneminde hangi sosyal, kültürel tartışmaların ülkemiz
entelektüelleri arasında yoğunlaştığı; zamanında ne tür söylemlerin çekim
alanına oturduğu....... Sevgili Arsız Ölüm’ü değerlendirmemizde çok çok önemli
birçok kitap için olduğu gibi...
İletişim,
nispeten şeffaflık, açıklık olgularının gelişmiş sayılabileceği günümüzde
Latife Tekin’in 31 sene önceki çabası farklı ağırlıkla değerlendirilebilir...
Yurdum insanının
sosyal kurallar, baskılar, korkular, aciziyetler, yoksun ve yoksulluklar, dayatmalar,
olanaksızlıklarla örülü fiziksel ve toplumsal çevresinde....insanın içini CIZZZ
ettirecek, hem gözünü yaşartıp hem ufaktan gülümsetecek kişilikler, ilişkiler,
günlük ve ömürlük yaşam kesitleri seriyor Latife Tekin önümüze. Bence bunu çok
da iyi yapıyor..Kendine özgü masalsı, şiirimsi, destansı bir anlatımla
yazıyor..... Hikayenin geçtiği coğrafi bölge ülkemizin birçok yerinde olduğu
gibi homojen görünümlü kültürel çeşitliliği, eğitimsiz bireysel yetenekleri,
kısıtlılığın içerisindeki yaratıcı ruhları bir yap bozun minik, birbirini
tamamlayıp kabullenen parçaları gibi toparlıyor gözümüzün önüne..
Mutlaka okumalı..
Dağarcığımıza koymalıyız.....UFUK
Latife Tekin'in ilk romanı olan Sevgili Arsız Ölüm post modern bir roman olup, sürekli olaylarla dolu masalsı anlatımı, beni mutlu etmedi. Ama yöresel bazı kelimeler haricinde, çok anlaşılabilir, kısa cümlelerle anlatılan romanı okumakta hiç zorlanmadım.
Kişiler Huvat, eşi Atiye ve çocukları olmak üzere iç dünyaları ve yaşamları gerçekle hayaller arasında anlatılmıştı. Köyde yaşamaya başlamış daha kültürlü bir kadın, ailesiyle tekrar şehre göç ediyor. Burada şehir yaşamı, köy gelenekleri, ekonomik zorlukları, zorda kaldıkça dinde ki arayışları arasında sıkışmış aileyi bir arada tutma çabaları anlatılıyor. Sürekli yaşanan sıkıntılar, cahilliğin verdiği yanlış yollar, hurafe, geçimsizlik, fakirlik, kadına baskının ardı arkası gelmeden tekrarlanmasının sıkıcı olduğunu söyleyebilirim.Bu romanda aile fertlerinin şehir köy arasında sıkışmışlığını, geri kalmışlığı, yaşam savaşını görmek mümkün.
Romanın düşündüren bir yönü de küçük kız Dirmit'in dünyası. Değişik merakları, hayalleri, sorgulamaları olan doğaya, şiire hayran Dirmit, sürekli baskı görüyor, aşağılanıyor, engelleniyor. Tüm yetenekleri de bilinçsizce yok edilmeye çalışılıyor. Fakat her şeye rağmen aile birlikte yaşamayı başarıyor. Bu konu düşündürücü irdelememiz gereken bir konu. ZELİHA
Alacüvekli
köyünde ki daha sonra adı Akçalı olmuştur, bir aile yaşar. Baba Huvat bu
köydendir, ancak anne Atiye şehirden gelmiştir. Ailenin Nuğber ve Dirmit adlı
iki kızı ve Halit, Seyit ve Mahmut adlı üç erkek çocuğu vardır. Daha sonra
Zekiye adlı gelinleri de aileye katılmıştır. Aile yoksundur, aile cahildir,
gelenek ve göreneklere sıkı sıkıya bağlıdır. Baba aileyi geçindirmek için zaman
zaman inşaat işlerinde çalışmak için şehirlere gider. Nitekim sonunda tüm aile
İstanbul’a göç eder, ancak ne dertleri biter ne tasaları. Çoğunlukla
yoksullukla mücadele sürer gider. Ailenin her ferdi bir telden çalar. Anne her
zaman başrolde kaynaştırıcı, çözüm üretici rol oynar. Ailenin tek okuyan ve çok
hevesli olan ve hatta en aklı başında olan kişisi Dirmit’dir. Roman ailenin
hayat mücadelesi ile akıp gider…
Türkiye’nin
gerçeklerini dile getiren ve köyden şehre göçün tipik bir hikâyesini anlatan bu
roman Latife Tekin’in ilk romanıdır. Roman zaman zaman fantezilerle,
hayal dünyası olaylarla bezenip, mistik bir havaya bürünmüştür. Bu mistiklik de
bile bir gerçek payı vardır. Tıpkı Dirmit’in dertlerini şehirdeki bir parkta
köyünden tanıdığı bir otla konuşarak paylaştığı gibi..Aile içindeki tüm
didişmelere ve hatta zorbalıklara rağmen hep aynı ocağa dönüp, birlikte olmayı
becerebilmeleri insana başka düşünceleri hatırlatmaktadır. Bu düşünceler sevgi
ve dayanışmadır..Her şeye rağmen aralarında görünmeyen bir sevgi onları bir
arada tutmaktadır bence.
Latife Tekin
romanını yazarken kısa cümleler kurmuş, uzun uzadıya tasvirlere yer
vermemiştir. Yöresel sözcükleri fazlaca kullanması ve Anadolu’da yaygın boş
inançlara( hurafelere) çokça yer vermesi okumayı bazen zorlaştırmaktadır..Gene
de roman bence bir insana çok şey öğretiyor: nerede doğduğun ve nasıl yaşadığın
bir şans ise bu şansa/şansızlığa sahip olmanın farkındalığını
kazandırıyor. LEYLA
Sevgili Arsız Ölüm temelde
Aktaş ailesinin Orta Anadolu’nun bir köyünden büyük şehre göç ettikten sonra
yaşadığı olayları anlatıyor. Kentleşme sürecinde kaybedilen değerler,
yaşatılamayan gelenek ve görenekler, yoksullaşmanın ve işsizliğin getirdiği
sorunlara rağmen bir annenin aileyi bir arada tutma savaşı anlatılıyor.
Baba Huvat Aktaş şehirde
kendi adına boya badana işleri yapmakta, arada bir köyüne gelmektedir. Her
gelişinde köye soba, radyo, otobüs gibi köylülerin ilk defa gördükleri yeni
eşyalar getirir. En sonunda da şehirden kendine bir eş getirir. Atiye’nin köye
alışması zor olur. Ama aklı ve eğitimi sayesinde kısa bir zaman sonra herkes
tarafından çok sevilir. Dört çocuğunun doğumundan sonra büyük şehre göç etmeye
karar verirler. İşte sorunlar o zaman başlar. Büyük şehirde patron olarak iş
yapamayan Huvat işçiliği kendine yakıştırmadığından evde oturur ve çocuklarını
çalışmaya gönderir. İş bulmak, şehre uyum sağlamak, köyde alışık oldukları
ananelerden vazgeçmek evde devamlı çatışma olmasına neden olur. Atiye’nin
inanç, âdet ve görenekleri yorumlama ve uygulama biçimi ise Huvat’ınki gibi
tutuculuğa ya da sıkı sıkıya bir bağlılığa dayanmaz; daha esnek bir şekilde
yaklaşır. Anne çocuklarının başarılı ve mutlu olmaları için çırpınır, muskalar
yapar, hocalara gider, hatta çok zorda kaldığında hastalanır ve ölmek üzere
olduğunu söyleyerek çocuklarına çeşitli vasiyetler yaparak yine aileyi bir
arada tutmayı becerir her seferinde.
Evin tek okuyan ferdi olan
küçük kız Dirmit ise her türlü engellemelere rağmen hayallerinden vazgeçmez.
Aslında yalnız Dirmit değil bütün çocuklar hepsi farklı karakter. Yazar tüm
karakterlere eşit ağırlık vererek onların özünde çeşitli sosyal problemlere,
kadın-erkek ilişkilerine, toplumdaki cinsiyet eşitsizliklerine parmak basıyor.
Başlaması, diline alışması
kolay olmasa da bitirdiğimde sevdiğim bir roman oldu. Bazen aile için üzülüp
bazen çabaları karşılığında düştükleri gülünç duruma gülerek keyifle okudum,
tavsiye ederim. NURİZER
Latife Tekin in ilk ve en önemli romanı "Sevgili Arsız Ölüm",
geniş bir ailenin köyden kente göçünü ve yaşadıkları değişikliği anlatıyor. İki
bölümden oluşan romanın birinci bölümünde Aktaş ailesinin köydeki yaşamına
ikinci bölümde ise kentte tutunma mücadelelerine tanık oluyoruz. Kitabın kaleme
alındığı tarih 1983.Şuanda sene 2014 ve günümüz Türkiye'sinde maalesef aynı
sıkıntılar ve mücadeleler yaşanıyor. Romanda küçük insanların büyük sorunları
basit ve kısa cümlelerle köylü ağzından verilmiş. Karakterler renkli ve aynı
zamanda çok gerçekçi. Hiç bir yere sığamayan "Dirmit", aileyi
büyülerle koruyan anne "Atiye", daldan dala atlayan baba
Huvat",mühendis" Halit", beyaz dişli "Seyit", Nuğper,
gelin "Zekiye" ve kıza giden "Mahmut". Anne Atiye'nin
aileyi bir arada tutma çabaları ve onca yoksulluk ve yaşam mücadelesine rağmen
evlerinde eksik olmayan sevgi bağı beni hem üzdü, hem de duygulandırdı. Romanın
adı da ilginç, “Sevgili Arsız Ölüm”, Azrail'in bir türlü canını almayı
başaramadığı Atiye'den alıyor. Büyülere ve hurafelere inanarak aile birliği
mücadelesi veren Atiye çocuklarının ve kocasının tüm yanlışlarından kendini
sorumlu tutuyor, bu onu yoruyor ve Azrail'i çağırarak her seferinde
sorumluluklarından kurtulmak istiyor ama ölümden sonra aile bireylerinin hayatını
merak etmekten de duramıyor.
Yazarın kendi hayatından da kesitlerin yer aldığı "Sevgili Arsız
Ölüm" kolay ve akıcı okunan bir
eser olmakla birlikte yöresel ağız, yer yer okuma temposunu düşürüyor. Latife
Tekin'i bu romanı ile daha yakından tanımak benim için büyük bir fırsat oldu.
Henüz okumamış olanlara öneririm. BEYZA