Oscar Wilde 1854 yılında İrlanda/ Dublin doğdu. Tam adı Fingal
O’Flahertie Wills’dir. Babası, Sir William, hem ünlü bir cerrah, hem etkili bir
aydın; annesi genç İrlanda topluluğunun etkin bir üyesi ve halkbilim uzmanıydı.
Dublin’deki Trinty College’den Oxford’a geçti (1874-1878). Yunan şiiri
ve yaşamı konusunda derinliğine çalıştı, zamanının ünlü estetikçilerinden John
Ruskin ile Walter Pater’in etkisinde kaldı, hazcılık (hedonizm) görüşünü
benimsedi, bu yıllarda ilk sanat başarısını kazandı: Ravenna şiiriyle Newdigate
Ödülü’nü aldı(1878). Böylece bağlanacağı ilkeler belirlenmiş oldu: “Sanat sanat
içindir”.
İlk şiir kitabını bu dönemde yayımlattı: Poems (1881). Kadınsı kılık ve
tavır özellikleriyle ilgi çekmesi, öğrenciliğine kadar uzanırsa da asıl bu
yıllarda büsbütün ortaya çıktı; umursamaz, sınır tanımaz davranışları genel bir
eleştiri konusu oldu. Londra’nın seçkinleri arasında zekâ, yetenek, buluş yorum
gibi olumlu özellikleriyle yer bulduğu gibi başkaldırıcı nükteleri, giysi
aşırılıkları, açık saçık öyküleri ve yaşamı değerlendiren ilkeleriyle sürekli
alay-şaşkınlık-eleştiri odağı haline geldi, bu özelliklerini koruyarak ABD’ ye
okuma ve konferans gezisini gerçekleştirdi (1882). 29 Mayıs 1884’te
evlendirildi ve iki çocuğu oldu.
İki oyunun sahnelendiği ABD’den dönüşünde bir süre Paris’te yaşadı,
sanatçılarla tanıştı; çocuklar için görünmesine karşın özlü alegorili ve
değerli anlatılarını yayımlattı: “The Happy Prince(Mutlu Prens)” and “Other
Tales (Öteki Öyküler - 1888)” . Bu dönemde bir derginin yönetimini de yürüttü
(Woman’s World: Kadın Dünyası). Çalışkan verimliliğiyle birkaç ürün birden
verdi: “İntentions (Niyetler; denemeler, eleştiriler -1891)” , “The Picture of
Dorian Gray (Doryan Gray’in Portresi; roman - 1891)” .
Herkesin eşcinsel ilişki diye değerlendirdiği bir arkadaşlıkla bağlı
olduğu Lord Alfred Douglas (1870-1945) ile yakın ilişkisi, ailesinin de,
toplumun da kabul edemeyeceği bir açıklık çizgisine erişince skandal doğdu. Marki
de Queensberry adını taşıyan baba, oğluyla bağını aşağılayıcı bir suçlamayla
açıklayınca iş mahkemeye düştü (1895); iki yıl hapis cezası aldığı için Reading
Cezaevi’ne kondu. Birkaç yıldır Londra sahnelerinde oynanan oyunları (Lady
Windermere’s Fan: Leydi Windermer’in Yelpazesi, 1892; A Woman of No importance:
Önemsiz Bir Kadın, 1893; An İdeal Husband; İdeal Bir Koca, 1895; The importance
of Being Earnest: Ciddi Olmanın Önemi Üzerine (1895)) yavaş yavaş gündemden
kaldırıldı. Kitaplarının basımı engellendi, toplumun suçlayıp karaladığı bir
kişi durumuna geldi. Fransızca yazdığı halde dostu Lord Alfred Douglas’ın
İngilizceye çevirdiği oyunu Salome’yi Paris’te Sara Bernhardt canlandırmıştı
(1893).
Bütün bunlar ahlak açısından aldığı olumsuz puanları silmeye yetmedi.
Hapishane yaşamının esinleriyle yarattığı iki ürün, her bakımdan içten,
yankılı, güçlü oldu: “The Ballad of Reading Gaol (Reading Zindanı Baladı) –
1898”, arkadaşı Lord Alfred Douglas’a yazdığı mektuplardan oluşan “De Profundis
-1905”. Hapisten çıkınca İngiltere’de hiç kalmadı. Fransa’ya geçip bir süre de
İtalya’da dolaştı. Yoksunluklar içinde yaşadı; eşini ve çocuklarını bile bir
kez daha göremeden bir kulak iltihabının beyne ulaşması yüzünden yalnızlık
içinde öldü (30 Kasım 1900).