Yazar: André
Mauroıs
Orijinal Adı: Climats
Orijinal Dili: Fransızca
Yayınevi: Helikopter Yayınları
Çeviren: Tahsin Yücel
Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, Ocak 2016 - 8.Baskı
Sahaflarda buldum bu romanın eski bir
baskısını.
Varlık Yayınları'ndan çıkmıştı. 1967 yılında,
Tahsin Yücel çevirisiyle.
Sayfalarını karıştırırken bir ithafla karşılaştım,
şöyle diyordu: "Sevgilim, bu kitabı ilk defa on beş, bilemedin on altı
yaşımda okudum. O kadar bayıldım ki, bir süre Odile oldum... Sonra kitap bir
biçimde yok oldu. Unutmuştum. Geçen gün sahafta görünce bir heyecan, bir
heyecan... Değişmemiş... Bence hâlâ en güzel aşk hikâyelerinden biri... Sana
aldım".
Okuduğumda, ithafı yazana hak verdim. Hakikaten
okuduğum en güzel aşk hikâyelerinden biriydi. "Her an yeni bir hayat
serilir önümüze", "birdenbire gidişim sizi şaşırtmış olmalı"
diyor ve "kaderlerimizle arzularımız hemen hiç bir zaman
bağdaşmıyordu" diye bitiyordu kitap.
Helikopter'in ilk kitabı bu: Aşka âşık olanlar
için tekrar yayınlıyoruz bu dünya güzeli kitabı, unutulmasın diye. (Arka Kapak)
Yorumlarımız:
Kitap kurgusal olarak iki bölümden
oluşuyor. İlk bölüm Philippe'in eşi Isabelle’a yazdığı kendisi ile evlenmeden
önceki hayatını, gençliğini, ilk eşi Odile ile olan ilişkilerini,
kıskançlıklarını anlattığı uzun bir mektup. İkinci bölümde ise Isabelle,
Philippe ile evlendikten sonraki hayatlarını anlatıyor. İki bölüm birbirini çok
güzel tamamlayarak Philippe’yi daha iyi tanımamıza yol açıyor.
Philippe’in iki karısı birbirinin
zıttı şekillerde yetişmiş, birbirine hiç benzemeyen kadınlar. Odile ne kadar
rahat ve vurdumduymazsa, Isabelle de o kadar disiplinli ve çekingen. Bizde iki
bölümde iki farklı Philippe görüyoruz. İlk bölümde deliler gibi aşık bir adam
var.Karısını herkesten kıskanan, her an nerede kiminle olduğunu merak ederek
onun sıkılmasına neden olan, sonunda da başka bir adam için terkedilen bir
adam. Uzun süren bir hayalkırıklığı döneminden sonra hayalindeki kadını
bulduğunu düşünerek Isabella ile evlenir. Ama bu sefer roller değişir. Isabella
eşine deliler gibi aşıktır ve onu çok kıskanır. Ama Philippe’in aşkı çabuk
biter ve Solange’a aşık olur. Onu kaybetmek istemeyen Isabella herşeye göz
yumar. Philippe ilk evliliğinde çektiği tüm acıların bedelini, ikinci eşine
ödetmektedir. Ne yazık ki özgür ruhlu bir kadın olan Solange bir zaman sonra
başkasına aşık olur ve Philippe’yi terk eder. Solange'ın onu terk etmesiyle
Odile'de yaşadığı duygular, terk ediliş acısı yine tekrarlanır ve kendini
Isabella’nın yanında bulur.
Philippe’nin bu acı hikayesinin
sonunda anlıyoruz ki, her ilişki farklı bir iklimi yaşatır. Aynı adamın iki
farklı kişiyle yaşadığı birbirine benzemezken, rollerde değişebilir. Kadın ve
erkeğin birbirlerinin teslimiyetine göre tavır alışları, mizaçlarının
karşısındakinin tutumuna göre değişiklik göstermesi, zor olanın arzulanması,
kıskançlıklar, sevilmenin sıkıcılığı, kişileri değişsse de aşk hikayelerinin
değişmez konularıdır. NURİZER
Andre Maurois’in İklimler adlı romanı, 1928 yılında
yazılmış olmasına rağmen, insan ruhunun gizemi ve bunun ikili yani kadın- erkek ilişkilerine yansımasını
görmek açısından kanımca oldukça etkilieyici ve okunması zevkli bir kitap.
Yazar esasen çoğunlukla kendi yaşamından/ tecrübelerinden yola çıkarak kaleme
almış bu yapıtı. Bunu sonradan kendi özgeçmişini okuyunca görüyorsunuz ve
duyguları/ çelişkileri hiç sanürlemeden, olduğu gibi yazabilmesini takdir
ediyorsunuz- en azından benim için böyle oldu. Kitapta erkek temelde iki
ilşkisini; ilkini kendi ağzından, ikincisini ise ikinci eşi ağzından
anlatmakta. Ilginç olan birinci ilişkisinde yaşadıklarını, roller
değişmişcesine ikinci ilişkisinde yaşaması. Bu da gösteriyor ki her ne kadar
kişi belirli bir yapıya/ karaktere sahip olsa da ikili ilişkide farklı rollere
bürünebiliyor- yani her ilişkinin birbirinden çok farklı dinamikleri var ve
insanın davranışları da partnere göre çok farklılaşabiliyor. Aslında bu yaşamda
hemen hemen herkesin yaşadığı bir olgu ancak bunu kendine bir ayna tutarak
yüzleşmesinin o kadar kolay olmadığı bir
durum. Andre Maurois bunu yapabildiği ve
duyguları okuruna net bir şekilde geçirebildiği için okuru düşünmeye ve
sorgulamaya yönlendiriyor. Bu nedenle de özellikle okunmasını tavsiye ediyorum.
DEMET