23 Nisan 2017 Pazar

Yabancı

                                               
                                               



                                                Yazar: Albert Camus
                                                Orijinal Adı: L’Etranger
                                                Orijinal Dili: Fransızca
                                                Yayınevi: Can Yayınları
                                                Çeviren: Samih Tiryakioğlu
                                                Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, Ocak 2017 - 57.Baskı

"Albert Camus"nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan "Yabancı", aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir "varlık"ın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi "Meursault", bir simge kahraman değildir, "adı" olmayan bir "Yabancı"dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camus'la buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. "Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir," der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir. (Arka Kapak)

Yorumlarımız:

Alber Camus’un Yabancı adlı kitabı duyguları yüzeysel yaşayan, hatta normal şartlarda siniri/duygusu alınmış diye nitelendirilebilecek bir adamın cinayet işlemesiyle hapishanede mahkeme süreci ve sonucu beklerken yaşadığı duyguları yalın ancak güçlü bir şekilde anlatmakta. Kitap bana aynı dönem yazarı Sartre’ın Duvar adlı romanını hatırlattı ve benzerlikler buldum çünkü her ikisi de Varoluşculuk akımının temsilcileri. Bu akımı/ felsefesini anlamak için kitap iyi bir örnek. Kısa ve rahat okunur olabilmesi de böyle ağır ve iç kapayıcı bir konuyu okunabilir hale getiriyor çünkü sonuna doğru gerçekten duyguları yaşamaya başlayıp içiniz daralıyor. Bu da Camus’un ne kadar iyi bir yazar olduğunun göstergesi. DEMET



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder