Yazar: Zeynep Oral
Yayınevi: Alfa Yayınları
Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, Şubat 2019
Sanat konu olunca asıl mesele “insan”dır. Sevmek, düşünmek ve
anlamak... “Anlamak” ve “anladığını paylaşmak” ise uzman işidir. Yazılarında
olduğu gibi Leyla Gencer’i anlattığı Tutkunun Romanı’nda da “insan”ı asla
unutmuyor Zeynep Oral. –Fazıl Say
Bir Diva, kendisine layık bir biçimde, ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. -Emre Kongar -
Zeynep Oral hep güzel işler yaptı, güzel kitaplar yazdı. Tutkunun Romanı bu yapıtları taçlandıran bir çalışma. - Zülfü Livaneli –
Bir Diva, kendisine layık bir biçimde, ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. -Emre Kongar -
Zeynep Oral hep güzel işler yaptı, güzel kitaplar yazdı. Tutkunun Romanı bu yapıtları taçlandıran bir çalışma. - Zülfü Livaneli –
Biz Türkler, bu büyük sanatçıyı Zeynep Oral’ın Tutkunun
Romanı adlı kitabıyla tanıdık.
- Evin İlyasoğlu -
- Evin İlyasoğlu -
Leyla Gencer’in yaşamını, müzik dünyasındaki önemini anlatan
Tutkunun Romanı Türkiye’de tanınmasını, hatırlanmasını sağladı... Zeynep Oral
hepimiz adına Gencer’e Türkiye’nin borcunu ödedi. - Doğan Hızlan – (Arka Kapak)
Yorumlarımız:
Zeynep Oral’in yazdığı Leyla Gencer’in biyografik
romanını zevkle okudum. Kitap yaşamında sadece müzik olan, diğer herşeyi bir
kenara koyabilen gerçek tutkusunun peşinde sonuna kadar koşan bir insanla
karşılaştım. Her ne kadar Leyla Gencer ismini ve başarıları bir nebze bilsem de
bu kitap bana onu çok daha yakından tanıttı. Leyla Gencer’in stüdyoya girmemiş
ve plak doldurmamış olması tabii ki bundan önemli bir etken. Ancak La Scala’da
Diva mertebesine erişmiş bir opera sanatçısının kendi memleketinde çok uzun
süre layık olduğu yerde konumlandırılmaması ve tanıtılmaması bana ülkemizde
gerçek değerlerin ne kadar baltalandığı ve kısır döngüler içinde yok edilmeye
çalışıldığını bir kez daha hatırlattı.
Ve maalesef popüler kültürün son derece avam ve bir sene sonra bile
hatırlanmayacak, unutulacak gerek müzik
gerek diğer sanat kollarında olsun, farklı nedenlerle nasıl ön plana
çıkartıldığı konusunda düşünmeme neden oldu. Leyla Gencer hayatını bıçak
sırtında yaşamayı tercih etmiş, Maria Callas’la aynı dönemde rekabet etmiş,
başa baş bir mücadele sonucu tüm opera dünyasında tanınan ve alkışlanan bir diva
olmuş bir sanatçı. Bunun bedeli bir çok insan için sanırım kabul edilmeyecek
kadar yüksek; evli ve kocasını sevmekte ancak ayrı hayatlara mahkum, çocuk
yapmak gibi bir düşünceye hayatında yer yok çünkü yaşam tarzı buna elverişli
değil, özetle her şeyiyle bir adanmışlık söz konusu- işte bu sadece yetenek
değil, aynı zamanda azim ve çalışmanın sonucu varılan bir nokta. Adını şimdi
hatırlamadığım bir dahiye deha nedir diye sorulduğunda “çok çalışma ve azıcık
birşeyler daha” diye cevap vermiş, Leyla Gencer’in hayatını okurken bunu
düşünmeden edemedim. DEMET
Bu ay Zeynep Oral’ın
ilk baskısı 1992 yılında gerçekleşen Leyla Gencer, Tutkunun Romanı adlı
biyografik kitabını okuduk. 20. yüzyılın en önemli ve Türkiye’nin ilk ve tek
uluslararası
Opera sanatçısı Leyla
Gencer’in yaşamını, özellikle müzik yolculuğunu anlatmak için Zeynep Oral çok
emek vermiş. Belli ki gazetecilik mesleğinden gelmiş olması, ayrıca genel
olarak sanata özellikle de müziğe merakı bu çalışmada gerek bilgilerin
toparlanması, gerek berrak bir şekilde yazıya dökülmesinde yardımcı olmuş.
Leyla Gencer gibi müthiş bir sanatçımızın yurt içinde tanınmasında gözardı
edilmeyecek bir katkısı olduğu için Zeynep Oral’a teşekkür borcumuz
var. Ellerine, yüreğine sağlık.
Kitabı okuyunca Leyla
Gencer’in müziğe olan inanılmaz tutkusunu, azmini, cesaretini, bitip tükenmeyen
enerjisini, çalışkanlığını, zekasını, araştırma yeteneğini görüyoruz. Kader,
kısmetle elde edilemeyecek olağanüstü bir başarı hikayesini hayranlıkla soluk
soluğa okutuyor kitap bize. 70
in üzerindeki opera icrasında artistik yeteneklerinin ne
kadar üstün olduğunu Zeynep Oral bize ‘tüm sesi yüzündeydi’ diye
muhteşem bir ifadeyle açıklıyor. Bu operalardan 34 tanesinin neredeyse onlarca
yıl hiç icra edilmemesine rağmen büyük bir cesaretle araştırıp, notaları
çalışıp gün yüzüne çıkarıp icra etmesi Leyla Gencer’in tartışmasız en
büyük başarısı. Teknik ses yeteneklerinin üstünlüğünü yazmak haddimi aşar.
Ancak, yazar bu kitapta, bir ses virtüözü olarak Leyla Gencer başarılara
koşarken, onun insan olarak tüm artı ve eksilerini objektif ve samimi bir
biçimde ortaya koyduğu için bence bu kitap daha da değer kazanıyor. Leyla
Gencer’i anlatan şu cümleyle yazımı bitiriyorum ve herkese özellikle de
gençlere bu kitabı okumasını tavsiye ediyorum: ‘yeryüzünün tüm mutluluğu o
sesteydi…’ İnsanın profesyonel olarak çalıştığı işinde böyle inanılmaz bir
mutluluğu bulması ne büyük bir şans. Yalnız unutmayalım: Bu şansı Leyla Gencer
tırnakları ile söke söke aldı. Kader ve kısmetle değil…LEYLA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder