26 Aralık 2020 Cumartesi

Elena Ferrante


Elena Ferrante ilk romanından itibaren gerçek kimliğini gizleyip müstear isimle yazan bir İtalyan yazar. 1943 yılında Napoli'de doğan Ferrante'nin gerçek kimliği bilinmemekte olup yayıncısı basına yazar hakkında kısa bilgiler vermekle yetinmektedir.

İlk romanı “L'amore molesto” 1992 yılında yayımlandı. “Bir Yazarın Yolculuğu - Frantumaglia” romanında ise küçük küçük kendi ile bilgiler vermektedir.

Kendisine dünya çapında başarı getiren Napoli Romanları serisinin ilk kitabı “Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım” ise 2011'de basıldı. İtalya’da bir kenar mahallede yetişen iki genç kızın çekişmeler, kıskançlıklar ve sırlarla örülü dostluklarını, zorluklarla geçen büyüme ve varoluş serüvenlerini anlatır. Serinin diğer kitapları ise, “Yeni Soyadının Hikayesi”, “Terk Edenler ve Kalanlar”, “Kayıp Kızın Hikayesi”.

 İki zeki kadının ömür boyu devam eden dostluğunu anlatan serinin gördüğü ilginin ardından gizemli yazarın kim olduğu daha çok merak edilir hale geldi. Bugüne kadar çok sayıda yazar, çevirmen ve yayıncının o olduğu iddia edildi.

 “Ayrılık Günleri” adlı eseri büyük okuyucu kitlesine sahip olan Ferrante edebiyat alanında verilen Uluslararası Man Booker Ödülü ile Strega Ödülü 'ne aday olmuş.

Yazarın hafta sonu eki için The Guardian’a yazılar yazdığı bir köşesi var.


23 Aralık 2020 Çarşamba

101. Kitabımız

 Sekiz kitap kulübümüz bundan 12 sene önce her biri meslek sahibi, kitap okumayı seven ancak edebiyatçı olmayan sekiz arkadaş tarafından kuruldu. 2020 senesi bizim 12 seneyi geri bıraktığımız ancak tüm dünya için son derece zorlayıcı bir yıl olmakla birlikte, bizlerin kitap okumaktan vazgeçmediğimiz, zoom aracıyla toplantılarımıza devam ettiğimiz ve okuduğumuz kitapları tartıştığımız bir yıl olarak geride kaldı. Sekiz kitap kulübümüz, özellikle bu dönemde, bize bir soluk da oldu- en azından ayda bir kere fiziksel olmasa da sanal ortamda birbirimizi görüp sohbet edebildik, tartıştık, güldük, dertleştik kısaca birbirimize daha da bağlandık. Hepimiz 2021’de daha olumlu şartlarda birlikte olmayı iple çekmekteyiz. Son toplantımız 29 Aralık’ta gerçekleşecek ve bu bizim şimdiye kadar okuduğumuz 101.ci kitap olacak! Bu ciddi bir rakam ve bence tamamen hepimizin birbirine saygı ve sevgisinin sonucu; hepimizin her kitabı çok severek okuduğunu söylemek gerçekçi olmaz ancak herkes sevsin, sevmesin seçilen kitabı gayet ciddiyetle okuyup bitirip, tartışmalara çok değerli katkıda bulunabildi. Bana göre kitap kulübümüzün hala keyifle sürmesinin en büyük nedeni bu ciddiyet ve ortak sorumluluk hissi.  Daha nice on’ar senelere….  DEMET



7 Aralık 2020 Pazartesi

Arı Kovanı

 

                                                             Yazar: Camilo Jose Cela

                                                             Özgün Adı: La Colmena

                                                             Orijinal Dili: İspanyolca

                                                             Yayınevi: Jaguar Kitap

                                                             Çeviren: Gökhan Aksay

                                                             Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, Kasım 2016, 1.Baskı

 

 

"Bayan Rosa, heybetli kalçasıyla müşterilere çarpa çarpa, kafedeki masaların arasında koşuşturur durur. 'Lanet olası! Tövbeler olsun!' diye sıkça mırıldanır. Onun dünyası kafeden ibarettir; evrenin geri kalanı ise kafenin çevresidir."

Bayan Rosa'nın evreninin dışında yer alan kadınlar ve erkekler, birer ikişer onun dünyasına girerler: Dertli kadınlar ve dertli erkekler, birbirleriyle ve birbirlerinden konuşurlar orada. Kendileriyle birlikte acılarını, umutlarını, aşklarını ve her birinin bağlı olduğu hayatları da getirirler. Arı Kovanı onların dünyalarıyla dolar. Böylece Bayan Rosa'nın Madrid'deki kafesi sadece onun için değil, üç yüzden fazla karakter -ve bu romanın okuru- için "bir dünya"dan ibaret olur.

Ülkesinde "İspanyolcanın Cervantes'ten sonraki en önemli yazarı" olarak görülen Nobel ödüllü Camilo José Cela'nın kendisine has grotesk realizminin en yetkin örneği Arı Kovanı, Gökhan Aksay'ın İspanyolca aslından çevirisiyle…

"Arı Kovanı, İspanyol edebiyatının tartışmasız temel taşlarından biridir." (Tanıtım Bülteninden)

 

Yorumlarımız:

 

Kitap Kulübümüzün yüzüncü romanı.  Yüzüncü kitabımız olduğunu bilmeden seçtik. Hem Nobel ödüllü bir yazarın romanı, hem de şimdiye kadar okuduğumuz romanlardan çok farklı bir roman Arı Kovanı.

Romanda, yazar sokakları, sinemaları, kafeleri, genelevleri ile Madrid’i ve Cumhuriyetçisi, Milliyetçisi, zengini, fakiri, ezeni, ezileni ile Madrid halkını anlatmış. Kimseyi kahramanlaştırmadan, iç savaş döneminin gerçeklerini aktarmış. Yüzlerce karakter var, çoğu bir görünüp bir kaybolmuş. Aynı Arı Kovanı gibi… Vızır vızır… Bir sürü insan. Yaşlı, genç, kadın, erkek, çocuk.. Onların umutları, umutsuzlukları, açlıkları, yoksullukları, aşkları, acıları, korkuları…. Bu kadar karakter yaratırken çelişkiye düşmemiş yazar. Hepsinin hikayesini, o tarihteki gerçeğine dokunarak anlatmış. Bu küçük hikayelerle petek petek örmüş romanı.

Kitabı bitirince tam adına uygun bir roman diye düşündüm. Önce “Dona Rosa’nın Kafe”sinin Arı Kovan’ı olduğunu düşündüm. Kovanın Kraliçe Arısı Bayan Rosa. Garsonlar, kahve içmek için gelen müşteriler, sigara satıcıları, ısınmak için girenler, gazete satan çingene çocuk, satranç oynamak için gelenler, çay saati müşterileri de işçi arılar.

 Ama romanın bir yerinde kendimi Madrid sokaklarında yürürken buldum. Celestino Ortiz’in kafesinde, Bayan Ramona’nın sütçü dükkanında, Bayan Elvira’nın evinde ya da Martin Marco ile annesinin mezarında… Savaş sonrası Madrid ve Madrid halkı hakkında o kadar çok bilgi sahibi oluyoruz ki roman bitince. Toplumun farklı katmanlarını, düşünce yapılarını, sabunlarını, tütünlerini, kültürel aktivitelerini, yazarlarını, fırıncılarını, fahişelerini,… O zaman acaba “Madrid” mi Arı Kovan’ı??

Sonuçta romanın kendisinin Arı Kovanı olduğuna karar verdim. Bu kadar insanı bir arada tutan ve onların dünyalarına dalan, birbirleri ile ilişkilerini bize küçük öykülerle çok başarılı bir şekilde anlatan, 1943 Madrid’ini tüm gerçekliği ile gözler önüne seren roman tam bir “Arı Kovanı”.

Ben romanı çok sevdim. Herkese tavsiye ederim. NURİZER

1989 yılında Nobel Edebiyat ödülü alan Ispanyol yazar Camilo Jose Cela' nın ülkemizde var olan tek kitabı.

Çok farklı bir kurguyla yazılmış, neredeyse her paragraf ayrı bir hikâye. Başlangıçta bütünü bulmak için uğraşıyorsunuz. Okuduğumuz romanlardan çok farklı. Eserde üçyüzün üzerinde karakterle tanışıyorsunuz. Adeta dramatik bir öyküler yumağı.

Olaylar İspanya iç savaşından sonra, Franco döneminde, 1940’lı yıllarda Madrid'de geçiyor. Rosa'nın kafesi. Akşam 7’den önce ve sonra gelenler. Siyasetçisi, garsonu, ayakkabı boyacısı, müzisyeni, yalnızı, fahişesi, zengini, yoksulu herkes bu kovana girip çıkıyor.  Ayrıca bu şahısların dışardaki hayatları, yakınları, yaşamları, apartman hayatları....

Akıcı, okunması kolay, ilginç bir kitap, ilginç bağlantılar.  Merak mı ediyorsunuz? Hemen okumalısınız. ZELİHA