Yazar: Camilo Jose
Cela
Özgün
Adı: La Colmena
Orijinal
Dili: İspanyolca
Yayınevi:
Jaguar Kitap
Çeviren:
Gökhan Aksay
Basım
Yeri / Tarihi: İstanbul, Kasım 2016, 1.Baskı
"Bayan Rosa, heybetli kalçasıyla
müşterilere çarpa çarpa, kafedeki masaların arasında koşuşturur durur. 'Lanet
olası! Tövbeler olsun!' diye sıkça mırıldanır. Onun dünyası kafeden ibarettir;
evrenin geri kalanı ise kafenin çevresidir."
Bayan Rosa'nın evreninin dışında yer alan
kadınlar ve erkekler, birer ikişer onun dünyasına girerler: Dertli kadınlar ve
dertli erkekler, birbirleriyle ve birbirlerinden konuşurlar orada. Kendileriyle
birlikte acılarını, umutlarını, aşklarını ve her birinin bağlı olduğu hayatları
da getirirler. Arı Kovanı onların dünyalarıyla dolar. Böylece Bayan Rosa'nın
Madrid'deki kafesi sadece onun için değil, üç yüzden fazla karakter -ve bu
romanın okuru- için "bir dünya"dan ibaret olur.
Ülkesinde "İspanyolcanın
Cervantes'ten sonraki en önemli yazarı" olarak görülen Nobel ödüllü Camilo
José Cela'nın kendisine has grotesk realizminin en yetkin örneği Arı Kovanı,
Gökhan Aksay'ın İspanyolca aslından çevirisiyle…
"Arı Kovanı, İspanyol edebiyatının
tartışmasız temel taşlarından biridir." (Tanıtım Bülteninden)
Yorumlarımız:
Kitap Kulübümüzün yüzüncü romanı. Yüzüncü kitabımız olduğunu bilmeden seçtik. Hem
Nobel ödüllü bir yazarın romanı, hem de şimdiye kadar okuduğumuz romanlardan
çok farklı bir roman Arı Kovanı.
Romanda, yazar sokakları, sinemaları,
kafeleri, genelevleri ile Madrid’i ve Cumhuriyetçisi, Milliyetçisi, zengini,
fakiri, ezeni, ezileni ile Madrid halkını anlatmış. Kimseyi
kahramanlaştırmadan, iç savaş döneminin gerçeklerini aktarmış. Yüzlerce
karakter var, çoğu bir görünüp bir kaybolmuş. Aynı Arı Kovanı gibi… Vızır
vızır… Bir sürü insan. Yaşlı, genç, kadın, erkek, çocuk.. Onların umutları,
umutsuzlukları, açlıkları, yoksullukları, aşkları, acıları, korkuları…. Bu
kadar karakter yaratırken çelişkiye düşmemiş yazar. Hepsinin hikayesini, o
tarihteki gerçeğine dokunarak anlatmış. Bu küçük hikayelerle petek petek örmüş
romanı.
Kitabı bitirince tam adına uygun bir roman
diye düşündüm. Önce “Dona Rosa’nın Kafe”sinin Arı Kovan’ı olduğunu düşündüm.
Kovanın Kraliçe Arısı Bayan Rosa. Garsonlar, kahve içmek için gelen müşteriler,
sigara satıcıları, ısınmak için girenler, gazete satan çingene çocuk, satranç
oynamak için gelenler, çay saati müşterileri de işçi arılar.
Ama
romanın bir yerinde kendimi Madrid sokaklarında yürürken buldum. Celestino
Ortiz’in kafesinde, Bayan Ramona’nın sütçü dükkanında, Bayan Elvira’nın evinde
ya da Martin Marco ile annesinin mezarında… Savaş sonrası Madrid ve Madrid
halkı hakkında o kadar çok bilgi sahibi oluyoruz ki roman bitince. Toplumun
farklı katmanlarını, düşünce yapılarını, sabunlarını, tütünlerini, kültürel
aktivitelerini, yazarlarını, fırıncılarını, fahişelerini,… O zaman acaba “Madrid”
mi Arı Kovan’ı??
Sonuçta romanın kendisinin Arı Kovanı
olduğuna karar verdim. Bu kadar insanı bir arada tutan ve onların dünyalarına
dalan, birbirleri ile ilişkilerini bize küçük öykülerle çok başarılı bir
şekilde anlatan, 1943 Madrid’ini tüm gerçekliği ile gözler önüne seren roman
tam bir “Arı Kovanı”.
Ben romanı çok sevdim. Herkese tavsiye ederim.
NURİZER
1989 yılında Nobel Edebiyat ödülü alan
Ispanyol yazar Camilo Jose Cela' nın ülkemizde var olan tek kitabı.
Çok farklı bir kurguyla yazılmış,
neredeyse her paragraf ayrı bir hikâye. Başlangıçta bütünü bulmak için
uğraşıyorsunuz. Okuduğumuz romanlardan çok farklı. Eserde üçyüzün üzerinde
karakterle tanışıyorsunuz. Adeta dramatik bir öyküler yumağı.
Olaylar İspanya iç savaşından sonra,
Franco döneminde, 1940’lı yıllarda Madrid'de geçiyor. Rosa'nın kafesi. Akşam 7’den
önce ve sonra gelenler. Siyasetçisi, garsonu, ayakkabı boyacısı, müzisyeni, yalnızı,
fahişesi, zengini, yoksulu herkes bu kovana girip çıkıyor. Ayrıca bu şahısların dışardaki hayatları, yakınları,
yaşamları, apartman hayatları....
Akıcı, okunması kolay, ilginç bir kitap,
ilginç bağlantılar. Merak mı
ediyorsunuz? Hemen okumalısınız. ZELİHA