Yazar:
Anthony Burgess
Orijinal
Adı: Mozart & The Wolf Gang
Orijinal
Dili: İngilizce
Yayınevi:
İş Bankası Kültür Yayınları
Çeviren: Aslı Biçen
Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, 2019
– 7. Baskı
Müziğin bir süsten, bir oyuncaktan, boş
hayatlarınızı süsleyen sesli bir duvar kağıdından daha fazla bir şey olduğu
bilmem hiç aklınıza geldi mi krallar, kraliçeler, asilzadeler? İlahınıza
ulaşmak için dua etmek, tespih çekmek yetmez. Bu ancak müzikle olur- duanın
dilinden daha yükseğe erişen o dil, insan ruhunu ilahi varlığa bağlayan o narin
zincir. Sizin için bir kulak şekerlemesi, yutup unuttuğunuz bir sufle, ardından
geğirdiğiniz bir kadeh şarap. Ama müzik, Tanrı'nın daha fazla yüceltilmesi için
dini bütünlerin elleriyle yapılmış bir katedraldir. Bunu inkâr ettiğiniz için
zındıksınız. Zındık olduğunuz için lanetlenmişsiniz. Lanetlenenler nereye gider
bilirsiniz. Bu gerçek parodi karşısında müzik melekleri utançla yüzlerini
gizlediler. Aman uşak efendiler, beni dışarı atmak için beyaz eldivenlerinizi
kirletmeyin. Zaten gidiyorum.
Wolfgang Amadeus Mozart’ın iki yüzüncü ölüm
yıldönümü olan 1991 yılında yayımlanan Mozart ve Deyyuslar, ünlü bestecinin kişiliğini
ve eserlerini anlamak için yazılmış belki de en eğlenceli kitap; felsefi,
teolojik, ironik göndermelerle dolu bir roman. Eleştirmenlere göre “40.
Senfoni’yi edebiyata dönüştürmek için Stendhalvari bir çaba” olan kitapta
Burgess’ın dehasına bir kez daha şapka çıkaracaksınız.
Yorumlarımız:
Mozart
ve Deyyuslar kitap kulübümüzde Anthony Burgess’ten okuduğumuz ikinci kitap
oldu. Bu kitap her ne kadar tarz olarak roman olsa da deneysel bir formatta
yazılmış; şöyle ki an gövde bir tiyatro replikleri şeklinde, ancak araya üç
adet düz yazı girmekte. Tiyatro replikleri olan bölüm cennette birçok
bestecinin, libretto yazarı hatta bazı romancılarla Mozart’ın 200.cü yıldönümü
için düzenlenen bir tiyatronun provası. Araya giren ilk gelen düz yazı,
okuyucuyu biraz afallatmakta çünkü müzik sistematiğinde kelime tekrarlarıyla
yazılmış; kanımca burada esas olan Mozart’ın yaşadığı dönemi tüm çıplaklığıyla
yansıtmak. Şöyle ki Avrupa’da imparatorluk devri; müzik sadece krallar ve
kiliseye hizmet etmekte çünkü onların himayesinde olmak durumunda. O nedenle
imparatorluğun kesin ve son derece sınırları belli, aşırılıklara yer vermeyen,
dinleyiciyi rahatsız etmeden, sanki soru cevap şeklinde formatlanmış, böylece
huzur veren ve ses yoluyla şaşırmaca ve kalıpların dışına çıkmamayı ön gören
müziği bu yazı biçiminde bir halıda tekrar eden kareler ile sembolleştirilmiş.
(bknz Sanatta kare ne ifade eder). Hal
böyle olmakla birlikte imparatorluk devrinin kapanmasına veya eski
şekliyle monarşinin devam edemeyeceğine göndermelerde mevcut- aynı dönemde
Fransız ihtilalinin eli kulağında olduğu düşünülürse yazıda bu sıkıntıyı, o
sıkışmışlık ve tarihin birşeylere gebe olduğu hissetmek mümkün. İkinci düz yazı
Anthony Burgess’in müzik, felsefe, sanat konusunda kendi iç sesiyle konuşması
şeklinde ve burada entellektüel açıdan çelişkiler, zıt fikirler, sorgulamalar
mevcut. Kitabın sonunda Burgess klasik müzik tarihinin kendi açısından bir
özetini, değerlendirmesini yapıp, kitabı sonlandırıyor. Teatral bölüme
baktığımızda bestecilerin ve onlarla birlikte bazı libretto yazarı ve edebiyatçıların
kendi aralarında konuşmalarına, değerlendirmelerine yer verilmiş; ancak bu
kısımda oldukça yoğun bir klasik müzik bilgisine sahip değilseniz takipte ve
konuşulanları, esprileri ve çekişmeleri anlamakta zorlanırsınız. Yazar hem
kendisi piyano çalıp hem de beste yaptığından (senfoni), oldukça sıklıkla müzik
terminolojisi kullanmakta, detaylara yer vermekte. Ayrıca bestecilerin klasik
müziğin değişik dönemlerini temsil ettiğini de düşünecek olursak, onların
müziğine de aşına olmak gerekmekte. Eğer bugüne kadar klasik müzik ilgi
alanınızda değilse kitabı ancak müzisyenleri ve dönemleri araştırarak, hatta
kitabı iki kere okuyarak anlayabilmek mümkün- hatta bestecilerin baş
yapıtlarını da dinlemek gerekebilir. Tüm bunlardan sonra kitabı keyifle okuyabilirsiniz
ancak bu eforu ortaya koymayacaksanız, anlaması ve sindirmesi zor bir kitap. DEMET
Mozart ve Deyyuslar, Anthony Burgess in
yazdığı, Wolfgang Amadeus Mozart’ın iki yüzüncü ölüm yıldönümü olan 1991
yılında yayınlanan ünlü bestecinin kişiliği ile eserlerinin ve de klasik
müziğin anlatıldığı felsefi, tarihi, ironik göndermelerle dolu bir roman.
Kitap anlatım biçimi olarak da okuyucusunu
Mozart hakkında bir sonuca bir yoruma vardırmak yerine ona Mozart’ın hayatından
müziğinden ve de onun hakkındaki görüşlerden kesitler sunuyor. Roman cennette
klasik müzik tarihinin ünlü müzisyenleri arasında geçen konuşmalarla başlıyor.
Büyük bestecinin ölümünün 200. yıl dönümü anısına Tanrı tarafından bir opera
buffa düzenlenmesi istenir ve bu işin organizasyonu da Mendelssohn’a verilir.
İlk bölümdeki teatral formdaki repliklerden
oluşan metin libretto, film senaryosu, kısa hikâye gibi birçok anlatım
biçiminin ard arda ve bir arada kullanılmış olduğu parçalı ve deneysel
yapıdadır.
Ünlü müzisyenlerin replikleriyle devam eden
metin üç kez Mozart ın hayatından kesitlerin yer aldığı librettolarla
kesiliyor. Üçüncü perdenin ardındaki konuşmalardan sonra deneysel kısa bir hikâye
yer alıyor. Bunu yazarın Anthony ve Burgess arasında geçen müzik üzerine
diyalogları izliyor. Ardından Mozart ın hayatından kesitlerin film sahnesi
şeklinde anlatıldığı bölümler yer alıyor. Tekrar yazarın Anthony ve Burgess
arasında geçen müzik üzerine diyalogları geliyor. Ardından cennette klasik
müzik tarihinin ünlü müzisyenleri arasında geçen teatral repliklerle sona
yaklaşan roman yazarın tek kişi olarak okura hitabı ile bitiyor.
Mozart ve Deyyuslar kitabını anlamak için
müzik, müzik tarihi, edebiyat, felsefe, tarih ve teoloji ile ilgili en azından
da olsa bir birikim gerekiyor bu nedenle okunması zor bir kitap. Sanırım
okuyucudan beklenen eserde ne anlatıldığını çözmeye çalışmaktansa müzik eseri
dinler gibi kendini metindeki seslerin akışına bırakması, yoksa eser içinde
kaybolmak çok kolay. YÜKSEL