28 Şubat 2021 Pazar

Arundhati Roy

 



24 Kasım 1961'de Hindistan'ın Kerela eyaletinden Hristiyan bir anne ile Hindu bir babanın kızı olarak dünyaya geldi. Çocukluğu Ayemenem'de geçti. Annesi Mary Roy'un kurduğu özel bir okulda eğitim gördü, resmi okulların baskısından uzak kaldığı bu okulda ilk edebiyat ve entelektüel yetilerini kazandı; 16 yaşındayken gittiği Yeni Delhi'de mimarlık eğitimi gördü. Ama mimarlığı hiçbir zaman sevmedi. Dört yıl süren ilk evliliğini bir okul arkadaşı ile yaptı ve bir süre eşiyle birlikte çiçek çocuk olarak yaşadı. Daha sonra bu hayatı bırakarak Ulusal Şehir İşleri Dairesi'nde çalışmaya başladı. Bir bursla İtalya'ya giderek anıt restorasyonu üzerinde çalışırken yazarlık yönünü keşfetti. İkinci eşi ile birlikte bir televizyon kanalı için dizi film, Hindistan'da üniversite öğrencilerinin yaşamına ilişkin bir film senaryosu, Hindistan'ın kırsal kesiminde eşleri tarafından istismar edilen kadınların kahramanı haline gelen Phoolan Devi hakkında tartışmalı bir film senaryosu yazdı. Son filmi mahkemelik olunca aerobik öğretmenliği yapmaya ve romanını yazmaya başladı. Kendi çocukluğundan esinlenerek beş yılda yazdığı “Küçük Şeylerin Tanrısı” romanını 1996'da tamamladı. 1997'de bu romanı ile İngiltere'nin en saygın edebiyat ödülü olan Booker Ödülü'nü aldı. Bu ödülü alan ilk Hintli kadın oldu.

"Sokaktaki İnsanın İmparatorluk Rehberi", "Ya Çek Defteri ya Cruise Füzesi" adlı kitapların da yazarı olan Roy, artık edebi eserler değil, siyasi konularda kitaplar yazıyor ve küreselleşme karşıtı görüşleri ile tanınıyor.

Hindistan’daki nükleer denemelere tepkilerini “The End of Imagination (Hayal Gücünün Sonu)” adlı kitabında; hidroelektrik santrali projelerine karşı görüşlerini de “The Cost of Living (Yaşamanın Bedeli)” adlı yapıtında dile getirdi. Küreselleşme ve savaş karşıtı eylemlere önderlik eden, 2004’te Sydney Barış Ödülü’ne değer görülen Roy, 2005 Haziran’ında İstanbul’da toplanan Irak Dünya Mahkemesi’nde Vicdan Jürisi başkanlığını üstlendi.

İlk romanından 20 yıl sonra, 2017 yılında “Mutlak Mutluluk Bakanlığı (The Ministry of Utmost Happiness) adında ikinci romanının yayınladı.

Arundhati Roy, kocası film yapımcısı Pradip Krishen'le birlikte Yeni Delhi'de yaşamaktadır.

 


10 Şubat 2021 Çarşamba

Mozart ve Deyyuslar

 

                                     

                                               Yazar: Anthony Burgess

                                               Orijinal Adı: Mozart & The Wolf Gang

                                               Orijinal Dili: İngilizce                                            

                                               Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları

                                               Çeviren: Aslı Biçen                                             

                                               Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, 2019 – 7. Baskı

 

Müziğin bir süsten, bir oyuncaktan, boş hayatlarınızı süsleyen sesli bir duvar kağıdından daha fazla bir şey olduğu bilmem hiç aklınıza geldi mi krallar, kraliçeler, asilzadeler? İlahınıza ulaşmak için dua etmek, tespih çekmek yetmez. Bu ancak müzikle olur- duanın dilinden daha yükseğe erişen o dil, insan ruhunu ilahi varlığa bağlayan o narin zincir. Sizin için bir kulak şekerlemesi, yutup unuttuğunuz bir sufle, ardından geğirdiğiniz bir kadeh şarap. Ama müzik, Tanrı'nın daha fazla yüceltilmesi için dini bütünlerin elleriyle yapılmış bir katedraldir. Bunu inkâr ettiğiniz için zındıksınız. Zındık olduğunuz için lanetlenmişsiniz. Lanetlenenler nereye gider bilirsiniz. Bu gerçek parodi karşısında müzik melekleri utançla yüzlerini gizlediler. Aman uşak efendiler, beni dışarı atmak için beyaz eldivenlerinizi kirletmeyin. Zaten gidiyorum.

Wolfgang Amadeus Mozart’ın iki yüzüncü ölüm yıldönümü olan 1991 yılında yayımlanan Mozart ve Deyyuslar, ünlü bestecinin kişiliğini ve eserlerini anlamak için yazılmış belki de en eğlenceli kitap; felsefi, teolojik, ironik göndermelerle dolu bir roman. Eleştirmenlere göre “40. Senfoni’yi edebiyata dönüştürmek için Stendhalvari bir çaba” olan kitapta Burgess’ın dehasına bir kez daha şapka çıkaracaksınız.

 

Yorumlarımız:


Mozart ve Deyyuslar kitap kulübümüzde Anthony Burgess’ten okuduğumuz ikinci kitap oldu. Bu kitap her ne kadar tarz olarak roman olsa da deneysel bir formatta yazılmış; şöyle ki an gövde bir tiyatro replikleri şeklinde, ancak araya üç adet düz yazı girmekte. Tiyatro replikleri olan bölüm cennette birçok bestecinin, libretto yazarı hatta bazı romancılarla Mozart’ın 200.cü yıldönümü için düzenlenen bir tiyatronun provası. Araya giren ilk gelen düz yazı, okuyucuyu biraz afallatmakta çünkü müzik sistematiğinde kelime tekrarlarıyla yazılmış; kanımca burada esas olan Mozart’ın yaşadığı dönemi tüm çıplaklığıyla yansıtmak. Şöyle ki Avrupa’da imparatorluk devri; müzik sadece krallar ve kiliseye hizmet etmekte çünkü onların himayesinde olmak durumunda. O nedenle imparatorluğun kesin ve son derece sınırları belli, aşırılıklara yer vermeyen, dinleyiciyi rahatsız etmeden, sanki soru cevap şeklinde formatlanmış, böylece huzur veren ve ses yoluyla şaşırmaca ve kalıpların dışına çıkmamayı ön gören müziği bu yazı biçiminde bir halıda tekrar eden kareler ile sembolleştirilmiş. (bknz Sanatta kare ne ifade eder). Hal   böyle olmakla birlikte imparatorluk devrinin kapanmasına veya eski şekliyle monarşinin devam edemeyeceğine göndermelerde mevcut- aynı dönemde Fransız ihtilalinin eli kulağında olduğu düşünülürse yazıda bu sıkıntıyı, o sıkışmışlık ve tarihin birşeylere gebe olduğu hissetmek mümkün. İkinci düz yazı Anthony Burgess’in müzik, felsefe, sanat konusunda kendi iç sesiyle konuşması şeklinde ve burada entellektüel açıdan çelişkiler, zıt fikirler, sorgulamalar mevcut. Kitabın sonunda Burgess klasik müzik tarihinin kendi açısından bir özetini, değerlendirmesini yapıp, kitabı sonlandırıyor. Teatral bölüme baktığımızda bestecilerin ve onlarla birlikte bazı libretto yazarı ve edebiyatçıların kendi aralarında konuşmalarına, değerlendirmelerine yer verilmiş; ancak bu kısımda oldukça yoğun bir klasik müzik bilgisine sahip değilseniz takipte ve konuşulanları, esprileri ve çekişmeleri anlamakta zorlanırsınız. Yazar hem kendisi piyano çalıp hem de beste yaptığından (senfoni), oldukça sıklıkla müzik terminolojisi kullanmakta, detaylara yer vermekte. Ayrıca bestecilerin klasik müziğin değişik dönemlerini temsil ettiğini de düşünecek olursak, onların müziğine de aşına olmak gerekmekte. Eğer bugüne kadar klasik müzik ilgi alanınızda değilse kitabı ancak müzisyenleri ve dönemleri araştırarak, hatta kitabı iki kere okuyarak anlayabilmek mümkün- hatta bestecilerin baş yapıtlarını da dinlemek gerekebilir. Tüm bunlardan sonra kitabı keyifle okuyabilirsiniz ancak bu eforu ortaya koymayacaksanız, anlaması ve sindirmesi zor bir kitap. DEMET

 

 

Mozart ve Deyyuslar, Anthony Burgess in yazdığı, Wolfgang Amadeus Mozart’ın iki yüzüncü ölüm yıldönümü olan 1991 yılında yayınlanan ünlü bestecinin kişiliği ile eserlerinin ve de klasik müziğin anlatıldığı felsefi, tarihi, ironik göndermelerle dolu bir roman.

Kitap anlatım biçimi olarak da okuyucusunu Mozart hakkında bir sonuca bir yoruma vardırmak yerine ona Mozart’ın hayatından müziğinden ve de onun hakkındaki görüşlerden kesitler sunuyor. Roman cennette klasik müzik tarihinin ünlü müzisyenleri arasında geçen konuşmalarla başlıyor. Büyük bestecinin ölümünün 200. yıl dönümü anısına Tanrı tarafından bir opera buffa düzenlenmesi istenir ve bu işin organizasyonu da Mendelssohn’a verilir. 

İlk bölümdeki teatral formdaki repliklerden oluşan metin libretto, film senaryosu, kısa hikâye gibi birçok anlatım biçiminin ard arda ve bir arada kullanılmış olduğu parçalı ve deneysel yapıdadır.

Ünlü müzisyenlerin replikleriyle devam eden metin üç kez Mozart ın hayatından kesitlerin yer aldığı librettolarla kesiliyor. Üçüncü perdenin ardındaki konuşmalardan sonra deneysel kısa bir hikâye yer alıyor. Bunu yazarın Anthony ve Burgess arasında geçen müzik üzerine diyalogları izliyor. Ardından Mozart ın hayatından kesitlerin film sahnesi şeklinde anlatıldığı bölümler yer alıyor. Tekrar yazarın Anthony ve Burgess arasında geçen müzik üzerine diyalogları geliyor. Ardından cennette klasik müzik tarihinin ünlü müzisyenleri arasında geçen teatral repliklerle sona yaklaşan roman yazarın tek kişi olarak okura hitabı ile bitiyor.

Mozart ve Deyyuslar kitabını anlamak için müzik, müzik tarihi, edebiyat, felsefe, tarih ve teoloji ile ilgili en azından da olsa bir birikim gerekiyor bu nedenle okunması zor bir kitap. Sanırım okuyucudan beklenen eserde ne anlatıldığını çözmeye çalışmaktansa müzik eseri dinler gibi kendini metindeki seslerin akışına bırakması, yoksa eser içinde kaybolmak çok kolay. YÜKSEL

7 Şubat 2021 Pazar

Anthony Burgess


 

Anthony Burgess, 25 Şubat 1917 tarihinde Harpurhey, Manchester, İngiltere’de dünyaya geldi. Annesi Elizabeth Burgess, babası Joseph Wilson’dur. Asıl adı John Burgess Wilson’dır. Annesi bir yaşında iken öldüğünden teyzesinin yanında büyüdü.

1937 ve 1940 seneleri arasında Manchester Üniversitesi'nde İngiliz edebiyatı ve sesbilim öğrenimi gördü.

Otuz yaşlarına kadar en büyük arzusu besteci olmak olan Anthony Burgess bir senfoni dahil, çok sayıda müzik eseri besteledi. 1940 ile 1946 seneleri arasında İngiliz ordusunda yer aldı. 1946-1950 tarihleri arasında Birmingham Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1950 yılında bir ortaokul öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Öğretim görevlerine ek olarak sporu denetledi ve okulun drama topluluğunu yönetti. Boş zamanlarında bir dizi amatör tiyatro etkinliği düzenledi.

1954 yılından 1959 yılına kadar İngiliz Sömürgesi olan Malaya ve Borneo'da bir öğretmen ve Eğitim Bakanlığı görevlisi olarak çalıştı. Bu dönemde konusu Malaya’da geçen üç roman yazdı.

41 yaşında İngiltere'ye döndüğünde beyninde bir tümör olduğunu ve bir yıl içinde öleceğini öğrendi.

İlk karısı Llewela Jones'in geçimini sağlamaya kararlı olan Burgess o bir yıl içinde beş roman birden yazdı. Kendisine yanlış teşhis konulmuş olduğu anlaşıldıktan sonra da aynı hızla yazmayı sürdürdü. Aralarında Otomatik Portakal (Bilgi, 1996) adıyla Türkçe'ye çevrilmiş A Clockwork Orange, Nothing Like The Sun ve The Malayan Trilogy'nin de bulunduğu 16 roman, beş eleştiri kitabı, çeşitli senaryoları ve çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Romancılığının yanı sıra gazetecilik, eleştirmenlik ve dilbilim çalışmaları da olan Burgess, çağdaş İngiliz edebiyatının en verimli yazarlarından biridir. Türkçe'de ayrıca Piyanoçalanlar (YKY, 1996) adlı kitabının yanı sıra Altıkırkbeş tarafından yayımlanan Gizli Hava Müzesi (1995) adlı derlemede de bir öyküsü bulunmaktadır.

Anthony Burgess’ın klasik müziğe olan yakınlığını Otomatik Portakal’da hissetmek mümkün. Ancak Mozart ve Deyyuslar’da yazarın bestecilere, eserlere ve klasik müzik tarihine hakimiyeti apaçık ortaya çıkıyor. Günümüzde bile çok satanlar listesinde yer alan Otomatik Portakal 1971 yılında Amerikalı yönetmen Stanley Kubrick tarafından sinemaya uyarlanmıştır.

1970 – 1972 yılları arasında iki yıl ABD’de yaşadığı zamanlarda Princeton Üniversitesi’nde ve New York City College görev yaptı.

 1975 yılında Monako’ya yerleşti. Daha sonra memleketi İngiltere’ye Londra’nın dış banliyösü Twickenham’a taşındı.

Anthony Burgess, 1942 yılında Llewela Jones ile evlendi. Paolo Andrew Burgess Wilson (d. 1964-ö. 2002) adında bir oğlu vardır. Eşi Mart 1968 yılında öldü. Eylül 1968 yılında ikinci eşi Liana Burgess ile evlendi ve ölene kadar evli kaldı.

Anthony Burgess, 22 Kasım 1993 tarihinde Londra’da 76 yaşında akciğer kanseri nedeni ile ölmüştür.