Heinrich Böll, 21 Aralık 1917’de, Viktor Böll’ün
ikinci eşi Bayan Maria’dan, ailenin üçüncü çocuğu olarak doğuyor. Savaş yılları
olması sebebiyle, Böll ailesi, 1921’de, Köln-Raderberg’de, eski kentin güneyine
taşınır, ancak aile, 1930’un ilkbaharında, para sıkıntısından dolayı, evlerini
satıp, yeniden Köln’ün güney semtine göç etmek zorunda kalır. Heinrich Böll,
1924 yılında okula gitmeye başlar. 1928 yılında da, Köln Hümanist
Keiser-Wilhelm Gymnasium (lise) Devlet Okulu’na girer.
Erken yaşlarda şiir yazmaya ve küçük işlerde çalışmaya
başlıyor. Üniversitede okurken, ilk gençlik aşkıyla evleniyor. Bu arada
yükselen milliyetçi, faşist dalgaya
karşı duruyor. Savaş başlayınca, kaçmak için çok çabalıyor ama sonunda, birçok
genç erkek gibi, okuluna, aşkına ve hayatına el sallıyor. Çalışma kampının
ardından savaşa gönderiliyor. Piyade olarak doğu ve batı cephesinde kaldıktan
sonra esir düşüyor. Savaş bitince, doğup
büyüdüğü Köln’e geri dönüyor.
Savaşa, ölüme inat, art arda üç tane çocukları oluyor.
Üstelik bu kadar yoksulken! Yarım bıraktığı üniversite öğrenimini tamamlamak
istiyor fakat çalışmak zorunda olduğu için bunu başaramıyor. 1947 yılında ilk
kısa öyküsü “Haberci”, sonra ilk
romanı “Ademoğlu Neredeydin?”
yayınlandı. Yapıtlarında İkinci Dünya Savaşı'nı, özellikle de insanların nasıl
savaştıklarını, savaşın yıkıntılarını ve acılarını anlattı.Telif ücretleri yetmediği
için düşük ücretli işlerde çalışıyor.
1953 yılında "Ve O Hiçbir Şey Demedi" adlı en
ünlü romanını yazarken aklında tek bir gerçek vardı. Savaş yanında yoksulluk ve
zor koşullar getirmiş, hayatını değiştirmişti. Mayına bastığı için yaralanan
dizini iyileştirebilmek için para gerekliydi. O yüzden Böll, 5 gün evden
çıkmadan bu eseri yazdı. Yayınevinden aldığı para ile de dizini eski hale
getirmeyi başardı ve yazar olarak kariyerine devam etti ve Alman Dili ve
Edebiyatı Akademisi'ne üye oldu.
1954 yılında yayınlanan “Babasız Evler -Haus ohne Hüter” romanı Fransız yayınevleri
tarafından en iyi yabancı roman ödülüne lâyık görülür. Aynı yıl Böll, P.E.N. Yazarlar Derneği'nin
Federal Almanya şubesine üye olur.
“İrlanda Güncesi -Irisches Tagebuch”, “Dokuz
Buçukta Bilardo -Billard um halbzehn”, “Savaş Çıktığında -Als der Krieg
ausbrach”, “Savaş Bitince -Als der Krieg zu Ende war” “Palyaço -Ansichten eines
Clowns” adlı eserleri peşpeşe yayınlanır. Kısa sürede, bütün
dünyada tanınıyor, yüzyılın önde gelen klasikleri arasına giriyor. Savaşı,
sıradan faşizmi, yıkımı, yoksulluğu, hastalıkları, tarifsiz acıları, çözülüp
dağılmış bir toplumun debelenmesini keskin gözlem yeteneği ve sade üslubuyla
anlatıyor. Sıradan insanları, savaşçıları, çocukları, öksüz olanları, savaşta
sakatlananları, dul kadınları, aklını yitirenleri…
1971 yılında “Fotoğrafta
Kadın da Vardı -Gruppenbild mit Dame”
adlı romanı yayınlanır. 1972 yılında Nobel Edebiyat Ödülü de, “Sokaktaki insanın yıkım, acı ve umutlarını
işlerken, kalemini otoriteye, zorbalığa,
suçluluk ve hınç duygusuna karşı mızrak edinirken sergilediği dürüstlüğü,
kişisel bütünlüğü ve ilkeli çağdaşlığına karşılık bir takdir” olarak
veriliyor.
Yazarlığın yanında, etkin bir insan, politik bir özne,
“küçük” insanların avukatı, her türlü
şiddete karşı ahlaki duruşun sembolü oluyor. Düşünce özgürlüğünü, her yerde,
herkese karşı savunuyor. Sovyetler Birliği'nde çok popüler olduğu halde,
Soljzestin, Saharov gibi yazarları destekliyor. Angela Davis'e karşı yürütülen
dava nedeniyle ABD kamuoyuna çağrıda bulunuyor. Kore’de yıllarca hücre hapsinde
tutulan yazar Kim Chi Ha’nın “insanlık namına” serbest bırakılması için
kampanyalara girişiyor. Polonya'daki askeri rejimi protesto ediyor. ABD'nin
Nikaragua'ya müdahalesine karşı çıkıyor. Kısaca Böll, tüm dünyadaki her türlü
hak ihlaline karşı mutlaka bir eylem içine giriyor.
1974 yılında “Katharina
Blum'un Çiğnenen Onuru -Die verlorene Ehre der Katharina Blum” adlı öyküsü
yayımlanır. Böll, İnsan Hakları Birliği (Liga für Menschenrechte) tarafından
Carl-von-Ossietzky madalyasına lâyık görülür. Öyküyü aynı yıl sinemaya uyarlar.
Böll'ün ilk biyografik metni olan “Ne Olacak Bu Çocuğun Hali? Ya da Kitaplarla
Alakalı Bir Şey -Was soll aus dem Jungen blo? werden? Oder: Irgendwas mit
Büchern” 1981’de yayınlanır. Alman Ordusu'nun teslim oluşunun 40. yıldönümü
vesilesiyle, 1985’te “Dört Oğluma Mektup
ya da Dört Bisiklet -Brief an meine vier Söhne oder vier Fahrräder” adlı
eseri yayınlanır.
Heinrich Böll’ün ölümü de, yaşamının bir özeti sanki.
1985'te, Langenbroich'deki çiftlik evinde, gelen misafirlere kapıyı açmak için
koşarken merdivenden yuvarlanıyor. Cenazesi çok görkemli oluyor. Sıradan
insanlar, yazarlar, politikacılar, belediye başkanı, devlet başkanı…
Kasım 1987’de dostlarının
girişimiyle kurulan Heinrich Böll Vakfı, pek çok yazarla buluştuğu, güzel
kitaplar yazdığı çiftlik evini dünya
yazarlarının kullanımına açıyor. Evin içinde herkesin bir izi, bir hatırası
var. Burada çalışan yazarlar her sabah kapıyı açtıklarında girişteki şu
pankartla karşılaşıyor. “Aufstehen für den Frieden!” Her sabah, her
sabah, böyle dağ başında… Barış için ayağa kalk!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder