8 Mart 2022 Salı

Heinrich Böll

 



Heinrich Böll, 21 Aralık 1917’de, Viktor Böll’ün ikinci eşi Bayan Maria’dan, ailenin üçüncü çocuğu olarak doğuyor. Savaş yılları olması sebebiyle, Böll ailesi, 1921’de, Köln-Raderberg’de, eski kentin güneyine taşınır, ancak aile, 1930’un ilkbaharında, para sıkıntısından dolayı, evlerini satıp, yeniden Köln’ün güney semtine göç etmek zorunda kalır. Heinrich Böll, 1924 yılında okula gitmeye başlar. 1928 yılında da, Köln Hümanist Keiser-Wilhelm Gymnasium (lise) Devlet Okulu’na girer.

Erken yaşlarda şiir yazmaya ve küçük işlerde çalışmaya başlıyor. Üniversitede okurken, ilk gençlik aşkıyla evleniyor. Bu arada yükselen milliyetçi, faşist  dalgaya karşı duruyor. Savaş başlayınca, kaçmak için çok çabalıyor ama sonunda, birçok genç erkek gibi, okuluna, aşkına ve hayatına el sallıyor. Çalışma kampının ardından savaşa gönderiliyor. Piyade olarak doğu ve batı cephesinde kaldıktan sonra esir düşüyor. Savaş bitince,  doğup büyüdüğü Köln’e geri dönüyor.

Savaşa, ölüme inat, art arda üç tane çocukları oluyor. Üstelik bu kadar yoksulken! Yarım bıraktığı üniversite öğrenimini tamamlamak istiyor fakat çalışmak zorunda olduğu için bunu başaramıyor. 1947 yılında ilk kısa öyküsü “Haberci”, sonra ilk romanı “Ademoğlu Neredeydin?” yayınlandı. Yapıtlarında İkinci Dünya Savaşı'nı, özellikle de insanların nasıl savaştıklarını, savaşın yıkıntılarını ve acılarını anlattı.Telif ücretleri yetmediği için düşük ücretli işlerde çalışıyor.  

 1953 yılında "Ve O Hiçbir Şey Demedi" adlı en ünlü romanını yazarken aklında tek bir gerçek vardı. Savaş yanında yoksulluk ve zor koşullar getirmiş, hayatını değiştirmişti. Mayına bastığı için yaralanan dizini iyileştirebilmek için para gerekliydi. O yüzden Böll, 5 gün evden çıkmadan bu eseri yazdı. Yayınevinden aldığı para ile de dizini eski hale getirmeyi başardı ve yazar olarak kariyerine devam etti ve Alman Dili ve Edebiyatı Akademisi'ne üye oldu.

1954 yılında yayınlanan “Babasız Evler -Haus ohne Hüter” romanı Fransız yayınevleri tarafından en iyi yabancı roman ödülüne lâyık görülür.  Aynı yıl Böll, P.E.N. Yazarlar Derneği'nin Federal Almanya şubesine üye olur.

 “İrlanda Güncesi -Irisches Tagebuch”, “Dokuz Buçukta Bilardo -Billard um halbzehn”, “Savaş Çıktığında -Als der Krieg ausbrach”, “Savaş Bitince -Als der Krieg zu Ende war” “Palyaço -Ansichten eines Clowns” adlı eserleri peşpeşe yayınlanır. Kısa sürede, bütün dünyada tanınıyor, yüzyılın önde gelen klasikleri arasına giriyor. Savaşı, sıradan faşizmi, yıkımı, yoksulluğu, hastalıkları, tarifsiz acıları, çözülüp dağılmış bir toplumun debelenmesini keskin gözlem yeteneği ve sade üslubuyla anlatıyor. Sıradan insanları, savaşçıları, çocukları, öksüz olanları, savaşta sakatlananları, dul kadınları, aklını yitirenleri…

1971 yılında “Fotoğrafta Kadın da Vardı -Gruppenbild mit Dame  adlı romanı yayınlanır. 1972 yılında Nobel Edebiyat Ödülü de,  Sokaktaki insanın yıkım, acı ve umutlarını işlerken,  kalemini otoriteye, zorbalığa, suçluluk ve hınç duygusuna karşı mızrak edinirken sergilediği dürüstlüğü, kişisel bütünlüğü ve ilkeli çağdaşlığına karşılık bir takdir” olarak veriliyor.

Yazarlığın yanında, etkin bir insan, politik bir özne, “küçük” insanların  avukatı, her türlü şiddete karşı ahlaki duruşun sembolü oluyor. Düşünce özgürlüğünü, her yerde, herkese karşı savunuyor. Sovyetler Birliği'nde çok popüler olduğu halde, Soljzestin, Saharov gibi yazarları destekliyor. Angela Davis'e karşı yürütülen dava nedeniyle ABD kamuoyuna çağrıda bulunuyor. Kore’de yıllarca hücre hapsinde tutulan yazar Kim Chi Ha’nın “insanlık namına” serbest bırakılması için kampanyalara girişiyor. Polonya'daki askeri rejimi protesto ediyor. ABD'nin Nikaragua'ya müdahalesine karşı çıkıyor. Kısaca Böll, tüm dünyadaki her türlü hak ihlaline karşı mutlaka bir eylem içine giriyor.

1974 yılında “Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru -Die verlorene Ehre der Katharina Blum” adlı öyküsü yayımlanır. Böll, İnsan Hakları Birliği (Liga für Menschenrechte) tarafından Carl-von-Ossietzky madalyasına lâyık görülür. Öyküyü aynı yıl sinemaya uyarlar.

Böll'ün ilk biyografik metni olan “Ne Olacak Bu Çocuğun Hali? Ya da Kitaplarla Alakalı Bir Şey -Was soll aus dem Jungen blo? werden? Oder: Irgendwas mit Büchern” 1981’de yayınlanır. Alman Ordusu'nun teslim oluşunun 40. yıldönümü vesilesiyle, 1985’te “Dört Oğluma Mektup ya da Dört Bisiklet -Brief an meine vier Söhne oder vier Fahrräder” adlı eseri yayınlanır.

Heinrich Böll’ün ölümü de, yaşamının bir özeti sanki. 1985'te, Langenbroich'deki çiftlik evinde, gelen misafirlere kapıyı açmak için koşarken merdivenden yuvarlanıyor. Cenazesi çok görkemli oluyor. Sıradan insanlar, yazarlar, politikacılar, belediye başkanı, devlet başkanı…

Kasım 1987’de  dostlarının girişimiyle kurulan Heinrich Böll Vakfı, pek çok yazarla buluştuğu, güzel kitaplar yazdığı çiftlik evini  dünya yazarlarının kullanımına açıyor. Evin içinde herkesin bir izi, bir hatırası var. Burada çalışan yazarlar her sabah kapıyı açtıklarında girişteki şu pankartla karşılaşıyor.  “Aufstehen für den Frieden!” Her sabah, her sabah, böyle dağ başında… Barış için ayağa kalk!”

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder