Jack London 12
Ocak 1876’da San Francisco’da doğdu. Gerçek adı John Griffith Chaney’dir.
Annesi Flora
Wellman spiritüalist bir müzik öğretmeniydi. Tahminen babası olduğu düşünülen
William Chaney ise astrologdu. San Francisco Chronicle gazetesinin 4 Haziran
1875 tarihli yayınında çıkan bir habere göre Flora Wellman; William Chaney'nin
bebeğin aldırılmasını istediğini, fakat onun bu talebi reddettiğini, bunun
üzerine kendisini vurmaya kalktığını öne sürer. Ciddi bir yara almayan Flora,
bu olaydan sonra geçici olarak akli dengesini yitirir. Doğumdan sonra bebeğin
bakımı eski bir köle olan Virginia Prentiss'e verilir. Prentiss, London'ın
hayatında anne imgesi olarak kalır. Aynı yılın sonlarına doğru Flora Wellman,
Amerikan İç Savaşı gazisi John London ile evlenince, sonradan Jack olarak
anılacak bebek John da onlarla birlikte yaşamaya başlar.
Jack ilkokulu Oakland'da okur. Henüz sekiz yaşındayken
bir çiftlikte çalışmaya başlar. Binbir türlü sıkıntıyla ortaokul okuyan London,
14 yaşındayken iş ve eğitimi bir arada yürütemediği için okulunu yarıda bırakır
ve Hickmott konserve fabrikasında günde 12-18 saat çalışmaya başlar. Bu ağır iş
koşullarından kurtulmak için siyahi sütannesi Virginia Prentiss’den borç para
alarak French Frank adındaki bir istiridye korsanından Razzle-Dazzle adlı
şalopayı satın alır. Böylelikle o da bir istiridye korsanı olur.
1893 yılında Japonya sahillerine gitmek üzere Sophia
Sutherland adlı fok balıkçısı uskunaya girer. Döndüğü zaman ülkesi 1893
Krizi’nin ve Oakland’daki işçi huzursuzluklarının etkisi altındadır. Bir Hint
keneviri fabrikasında ve bir elektrik santralinde ağır iş koşulları altında
çalıştıktan sonra serserilik yaşantısına başlar.
1894 yılında serseriliği nedeniyle Buffalo'daki Erie
County Cezaevi'nde 30 gün hapis yatar ve “Yol”
adlı kitabında bu hapishanedeki ortamı "düşünülemeyecek"
korkunçlukta, "insanın düşebileceği en derin çukur" olarak tarif
eder.
Serserilik ve denizcilik deneyimlerinden sonra
Oakland'a döner ve Oakland Lisesi'ne kaydolur. Burada Aegis isimli okul
dergisine birkaç yazısıyla katkıda bulunur. Bu yazılardan yayınlanan ilk eseri
"Japon Kıyılarında Tayfun", denizcilik deneyimlerinin bir meyvesidir.
Jack London Berkeley
Üniversitesi'ne girmeyi çok ister ve 1896 yılında bir yaz dönemi yoğun ders
çalıştıktan sonra başarır fakat maddi zorluklar yüzünden 1897 yılında ayrılmak
zorunda kalır.
Okulu bırakmasına rağmen ilerleyen dönemlerde eline
geçen Karl Marx, Charles Darwin, Nietzsche kitaplarını okudu. Bu yazarların
fikirleriyle kendi dünya görüşünü yavaş yavaş oluşturdu. Oluşmaya başlayan
fikirlerini eşzamanlı olarak yazmaya başladı.
25 Temmuz 1897'de London, kayınbiraderi James Shepard
ile Klondayk Altın Avı'na (Klondike Gold Rush) katılmak üzere yola çıkar. İlk
başarılı öykülerini de burada yazacak olan London, Klondayk'taki diğer birçok
kişi gibi beslenme yetersizliğinden dolayı iskorbüt hastalığına yakalanır. Bu
hastalık dişetlerinin şişmesine ve ardından dört ön dişini kaybetmesine neden
olur. Aynı dönemde karın ve bacak kaslarındaki ağrılar da ona ıstırap verir.
London, Klondayk'ın tüm güçlüklerine karşın hayatta kalmayı başarır ve bu
çabası onun en iyi eserlerinden sayılan “Ateş Yakmak” adlı kitabını yazmasına
esin kaynağı olur.
Jack London 20
yaşında sosyalizmi benimsedi. Bundan önce sağlıklı ve güçlü bünyesinden
kaynaklanan bir iyimserliğe sahip, çok çalışan ve dünyaya olumlu gözle bakan
bir kişiydi. Fakat "Nasıl Sosyalist Oldum” adlı makalesinde de belirttiği
gibi halkın en alt tabakalarını daha yakından gördükçe sosyalist fikirleri
oluşmaya başladı. İyimserliği ve ferdiyetçiliği yavaş yavaş söndü ve mecbur
olmadıkça hiçbir zaman daha fazla çalışmamaya karar verdi. Yazılarında
ferdiyetçiliğinin bünyesinden sökülüp çıktığını ve bir sosyalist olarak tekrar
doğmuş olduğunu belirtir. London Sosyalist İşçi Partisi'ne ilk kez Nisan
1896'da katıldı. “Demir Ökçe” isimli
romanı başta olmak üzere yazarın birçok eserinde sosyalist bakış açısını açıkça
görebiliriz. Yazarın bu bakış açısı kuramcı veya entelektüel sosyalizmden
değil, daha çok yaşam tecrübelerinden ve kendi içinden gelmektedir.
1898'de Oakland'a döndüğünde ciddi olarak yazdıklarını
yayınlatma çabasına girer. Bu dönemi "Martin
Eden" adlı romanında akıllara kazınacak bir biçimde anlatır. Yayımlanan
ilk öyküsü "Yoldaki Adam" olan London, bu öyküsü için "Overland
Monthly" ona yalnızca 5 dolar teklif edince yazarlık kariyerini
sonlandırmanın eşiğine gelir. Ancak "The Black Cat" dergisi "A Thousand Deaths" adlı
öyküsünü yayınlamak için 40 dolar ödeyince, kendi deyimiyle, "kelimenin
tam anlamıyla paçayı kurtarır".
Tam da düşük maliyetli dergi üretimini mümkün kılan
yeni basım teknolojilerinin çıktığı ve bunun sonucunda geniş kitleleri
hedefleyen popüler dergilerin patlama yapıp büyük bir kısa öykü pazarının
oluştuğu dönemde yazarlık mesleğine adım attığı için, yazarlık kariyerindeki
zamanlama konusunda şanslıdır. 1900'lerde yazarlıktan 2.500 dolar kazanır.
Jack London 7
Nisan 1900'de, “Kurdun Oğlu”nun
yayınlandığı gün, Bess Maddern ile evlenir. Bu evlilikten iki kızı olur ama bu
beraberlik uzun ömürlü olmaz ve 1904’te boşanırlar.
1905'te Charmian Kittredge ile ikinci evliliğini
yapar. Biyografi yazarı Russ Kingman, London'un ikinci eşi Charmian'ı
"Jack'in ruh eşi, her zaman her konuda onun tarafındadır; mükemmel bir
çift!" olarak tanımlar.
1910 yılında Jack London California Glen Ellen'da bir çiftlik satın alır.
"Eşimin yanında, çiftlik bana dünyanın en güzel şeyi olarak
gözüküyor." Diyen London, çiftliğin başarılı bir ticari girişim olmasını
ister.
Jack London Hawai'yi
son kez Aralık 1915'te ziyaret eder. Temmuz 1916'da çiftliğine geri dönen
London, böbrek yetmezliği şikayetine rağmen çalışmaya devam eder. 22 Kasım
1916’da uyku sırasında vefat eder.
London yazarlık kariyeri boyunca elliye yakın kitap yazdı
ve döneminin en çok okunan yazarlarından biri oldu. Yazdıkları, yaşadıkları
etrafında şekillenmiş, sosyalizmin de etkisiyle toplumcu bir dünya görüşüne
ulaşmıştır. En sevilen eserleri “Deniz Kurdu”, “Bitmeyen Kavga”, “Yaşamak
Hırsı”, “Martin Eden”, “Beyaz Diş”, “Ay Vadisi” ve “Güneş Çocuğu”dur.
Jack London'ın külleri, eşi Charmian'ınkilerle
birlikte, Glen Ellen, California'daki Jack London Eyalet Tarih Parkı'na gömüldü. Çok sade olan
mezarda sadece yosun tutmuş bir kaya parçası dikilidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder