Yazar: Murathan Mungan
Yayınevi: Metis Yayınları
Basım Yeri / Tarihi:
İstanbul, Ekim 2023
Murathan Mungan’dan bu kez
sürükleyici bir kara polisiye.
Hiçbir şeyin göründüğü gibi
olmadığı ama karmaşık görünenin de sonuçta su gibi açık olduğu bir
siyasi/psikolojik ortam yaratıyor Mungan. Edebiyatımızda ender rastlanan,
beklenmedik bir başkahramanın peşinde, ülkenin yakın geçmişinden tanıdık
gelebilecek karmaşık ağların izini sürüyor. Kimi düğümleri çözüp yeni düğümler
atarken okuru da nefes nefese bir yolculuğa davet ediyor.
Yorumlarımız:
Türkiye’de
1980’lere, 1990’lara tanıklık ederek günümüze ulaşmış kişilerden biri olarak ,
Murathan Mungan ın 995 km romanını okumak, 2000’ler gençliğinin algısından çok
farklı bir deneyim. Bu nedenle aslında oldukça kişisel bir bakış açısıyla
değerlendiriyor olacağım bu kitabı.
Hem ilk
gençliğimin geçtiği çok siyasi atmosferin günlük yaşama hakim olduğu bir
Ankara, oldukça bilinç düzeyi yüksek bir büyük aile ve arkadaş ortamı, ve 80’ler
sonu ODTÜ’deki öğrencilik ve ardından gelen yine ODTÜ’deki akademik ortamın
parçası olmak, ülkemizde olan bitenlerle yakın ilgi içinde olmamı sağlamıştı.
Dolayısıyla, Mungan’ın anlattığı süreci ve içeriği az çok bildiğimi düşünürdüm.
Ancak kitabı bitirdiğimde, tüm tanıklıklara rağmen farkındalığımın ne kadar
naif, ne kadar yüzeysel kalmış olduğunu görmek çok üzücü ve düşündürücü oldu.
Türkiye’deki
‘Faili Meçhul Cinayetler’ in katmanlar, kurumlar, organizasyonlar, oluşumlar ve
tarihsel olarak bu denli yayılmış, bu denli günlük yaşamın her alanında
beslenmiş büyütülmüş, uygulanmış ve saklanmış … hatta kabullenilmiş olduğunun
ayırdına varmak zor, acıtıcı ve düşündürücü oldu benim için…. Hem toplumda ne
kadar karmaşık, karışık ve iç içe işlenmiş bir AĞ oluşumunun, hem de çok basit
ve ilkel düşmanlık, kin, nefret duygularının pekiştirilmesinin , bu cinayetleri
normalleştirdiğini, çok da şaşırılacak bir durum olmadığını, çünkü ardındaki
düzenin bunları hazırladığını anlatıyor Murathan Mungan inceden inceye.
Aslında
‘Faili Meçhul Cinayetler’ tam kör bir cahilliğin; toplumun büyük kesimini
düşünebilmeyi, her şeye eleştirel bakabilmeyi sağlayan rasyonel eğitimden
tümden uzak tutmanın; insanları şeffaflık yerine sis perdeleri içinde
yaşatmanın; ekonomik ve sosyal eşitsizlikler, coğrafi şartlar açısından
dengesizlikler içinde bırakmanın; ve ülke dışı dengelerin sürekli hedefi olarak
yoğrulmanın doğal bir sonucu olduğunu da gösteriyor Mungan.
Böylesi
çetrefilli ve zor bir konuyu bir roman formatında sunması okuyucuya yapılan bir
kolaylık olmuş kanımca. Kendisinin de belirttiği gibi 20 yıldan fazla bir
süreye yayılan yoğun bir araştırma yapmış yazar kitap için, ama bunları
detaylarıyla, tüm gerçeklikleriyle sunmak yerine bir bütünü algılatacak yap-boz
parçaları gibi kullanmış. Dolayısıyla detaylara takılmadan, birbiri içine
geçmiş kötülükleri, nefreti, kişisel çıkarlarla ideolojik çıkarların ayırt
edilemez işbirliklerini, sanki doğal bir akışın parçasıymış gibi anlatmış.
Karakterlerin taşıdıkları isimle değil de , daha genel geçer tanımlamalarla
anılması bu kişiliklerin , zaman ve
mekan ayırd etmeden her zaman her yerde rastlayabileceğimiz ‘simge’
karakterlere dönüşmesine yol açmış. Bu özellikler sayesinde, yine kendi
deyimiyle bizlere, okuyuculara aslında bildiklerimiz ‘hatırlatma’ yapmayı
amaçlamış…
Mutlaka
okunması, üzerinde düşünülmesi ve çeşitli ortamlara düşünsel katkı yapmaya
aracı olması gereken bir kitap…. UFUK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder