Mihail Afansyeviç Bulgakov, 15 Mayıs 1891’de bugün Ukrayna’nın başkenti olan Kiev’ de doğar. Yedi kardeşten en büyük üçüncüsüdür ve çocukluğunu kardeşleri için tiyatro ve komedi metinleri yazarak geçirdiği söylenir. Çocukluğundan gelen bu merakla Avrupa ve Rus Edebiyatı’na yönelen Bulgakov 1901 yılında Kiev’de First Kiev Gymnasium’da eğitim almaya başlar. Burada edebi temellerini oluşturan yazar 1909’da mezun olur ve tıp fakültesine geçer.
Annesi bir öğretmenken babası ilahiyat profesörü ve
her iki dedesi de Rus Ortodoks Kilisesi’ nde din adamıydı. Ailesinin aksine
dini bilimlerle ilgilenmek yerine babasının vefatından sonra annesinin ikinci
eşinin mesleğinden –doktorluk- etkilenen yazar tıp bilimine yönelir. 1913
yılında tıp tahsilini yaparken Tatyana Lappa ile evlenir.
Birinci Dünya Savaşı dönemine denk gelen 1916 yılında
mezun olan yazar, askerliğini pratisyen hekim olarak Sovyet Rusya’sının en ücra
köşelerinde yaparken bu dönemdeki gözlemlerini ve tecrübe ettiği anılarını “Genç
Bir Köy Hekimi” adlı kitabında öyküleştirir.
Orduda görev aldığı süreçte iki kez yaralanan yazar
uzun süre morfin tedavisi görmek zorunda kalır. 1918 yılında neredeyse bağımlı
hale geldiği morfini kendi iradesiyle terk ederken “Morfin” adlı eserini kaleme
alır. Tezkeresini aldıktan sonra Ukrayna militanları, Beyaz Ordu ve Kızıl
Ordu’nun savaş halinde olduğu Kiev’e dönen Bulgakov, Beyaz Ordu’da doktor
olarak hizmet verdiği sırada ağır tifüs rahatsızlığı sebebiyle doktorluğu
bırakıp bir süre gazetecilik yapmaya karar verir.
1919’da Vladikazkav’a taşınıp bir süre Kafkaslar’da
bulunan yazar daha sonra ömrünün sonuna kadar yaşayacağı Moskova’ya
taşınmıştır.Bu büyük ve büyülü şehre taşınmasından sonraki süreçte Bulgakov’un
edebi eserlere kendini adadığını söyleyebiliriz. 1922- 1926 yılları arasında
birçok oyun yazmasına rağmen bu oyunlar savaşın vahşetini ve dönemin baskısını
yansıttığı için her defasında Stalin tarafından yasaklanıyordu. Bu arada 1924
yılında eşinden boşanıp ertesi yıl Lyubov Belozerskaya ile evlenecektir.
Aynı yıl çıkardığı “Köpek Kalbi” isimli eserinde
Sovyet sisteminin ideallerini toplum üzerinde uygulamasına hicivli bir şekilde
ele alan yazarın bu eseri de yasaklanmıştır.
1929’da yazarın hayatının zor geçecek 3.5 yıllık derin
kriz dönemi başlar. Yayın yasağı bütün yapıtlarını kapsar hale gelir. Bu yıldan
sonra, ne kitap yayımlatabilir, ne de bir oyunu sahnelenir. Bir süre yazmaya
ara verir. Omuzlarında kesintisiz bir Sovyet baskısı hisseden Bulgakov, 1930
yılında çareyi dönemin lideri Stalin’e mektup yazmakta buldu. Stalin’e yazdığı
mektupta yurtdışına çıkış izni istedi fakat bu isteği reddedilen yazara Moskova
Sanat Tiyatrosu’nda sahne arkası bir iş teklif edildi.
Teklifi kabul eden yazar burada en büyük eseri olan ve
yazımı tam 11 yıl süren “Usta ve Margarita”’yı yazmaya başladı. Diğer
eserlerine gelen yasaklara ve bu eserini de muhtemelen yayımlayamayacağını
bilmesine rağmen kendini ifade etmekten çekinmeyen yazara hayran olmamak elde
değil.
Bulgakov aynı dönemde Usta’daki Margarita olarak kabul
edilen Elena Shilovskaia ile 1932’de üçüncü evliliğini yaptı.
1927’den ölümüne kadar tüm eserleri yasaklı olan yazar
hayatını idame ettirebilmek için çareyi ideolojik yönden Sovyet rejimi için
sakınca içermeyen metinlere yönelmekte bulur. Cervantes ve Gogol gibi yazarların
eserlerinden sonra Moliere’in hayatını “Yobazların
Oyunu” adıyla sahnede oynanabilir bir metin haline getirdi. Bir diktatörlük
rejiminde yazarların rolünü anlatan bu oyunun Sovyet rejimi tarafından devlet
politikasına paralel, uygun hale getirilmesi istense de Bulgakov bu isteği
reddetti. Devlete karşı kendi inançlarında direnç göstermesi Bulgakov’u işinden
etti. Daha sonra Moskova Operasında libretto yazarı olarak görevlendirildi. Bu
arada Moskova Sanat Tiyatrosu’nun perde arkasını acımasızca yeren “Bir Ölünün
Notları: Teatral Bir Roman”’ı yayınladı.
Yaşamının son dönemlerinde Stalin’in 60. yaş günü
münasebetiyle onun devrimin ilk yıllarındaki yaşamını anlatan bir oyun yazdıysa
da yine yakasına yapışan yasaklı damgasından kurtulamamıştı. Bunca olumsuzluğun
içinde kör olan yazar artık yazılarını eşi ile birlikte yazıyordu.
10 Mart 1940’ta böbrek yetmezliğinden 49 yaşında
yaşama veda eder. Usta ve Margarita ölümünden yıllarca sonra ancak 1966-67
yıllarında, eşinin gayretleriyle Moskova Dergisi’nde yayınlanabilir.
Kitaplaşması ise 1973’ü bulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder