Yazar: Jonathan
Franzen
Yayınevi: Sel Yayınları
Orijinal Adı: Freedom
Orijinal Dili: İngilizce
Çeviren: Sevin
Okyay
Kapak Tasarım: Savaş Çekiç
Basım Yeri/Tarihi: Istanbul, Mayıs 2012 - 1. Baskı
Bu roman özgür
birey olma çabalarını, bir aşkın başlangıcını ve bitişini, gençlikte yaşanan
doyumsuz tutkuları, yetişkinliğin getirdiği sürprizleri, neden hiç durmadan
arkadaşlarımızla yarıştığımızı, en yakınımızdakilere nasıl ihanet ettiğimizi ve
hiçbir şeyin neden "olması gerektiği gibi" olmadığını anlatıyor.
Duygularımızın sözünü dinleyerek kendimize ve çevremizdekilere yaşattığımız acı ve sevinçlerin insan olmanın doğal bir sonucu olduğunu gösteriyor.
Modern dünyanın çelişkili ve bir o kadar da gerçek insanlarını konu alan sürükleyici bir başyapıt...
Franzen yarattığı karakterlerin hayatlarını kendinizinkinden daha gerçekçi kılmayı olağanüstü yazarlık yeteneğiyle başarıyor. (Arka Kapak)
Duygularımızın sözünü dinleyerek kendimize ve çevremizdekilere yaşattığımız acı ve sevinçlerin insan olmanın doğal bir sonucu olduğunu gösteriyor.
Modern dünyanın çelişkili ve bir o kadar da gerçek insanlarını konu alan sürükleyici bir başyapıt...
Franzen yarattığı karakterlerin hayatlarını kendinizinkinden daha gerçekçi kılmayı olağanüstü yazarlık yeteneğiyle başarıyor. (Arka Kapak)
Yorumlarımız:
Anne
babamız ve doğuştan sahip olduğumuz ailemizle; yaşamın içinde seçerek, bilerek
ya da tesadüflerle edindiğimiz arkadaşlıklar, dostluklarla öne çıkan kişiliğimiz
gerçekten de çok farklı olabiliyor...
Aile bireyleri ile olan öngörülmüş,beklenti oluşturulmuş ilişki karakteri çoğu zaman hepimiz için bir "tabu" olmaktan çıkamıyor ve "karakter özgürleşmesi", "özgünleşmesi" ancak başka ilişki ortamlarında gerçekleşebiliyor....yıllar alıyor...kişilikler, hırsların, duyguların yoğurmasıyla müthiş bir ivmeyle dönüşüyor ..taa ki o hızlı çekim gücü etkisinde savrulmaktan kurtulup kendi yörüngesine girene kadar..
Insanı "özgür" olmaktan alıkoyan aslında ne başkaları, ne kurallar, ne yasalar.... Franzen’in ortaya koyduğu, benim de gönülden inandığım bakış açısıyla "özgürlük kısıtları" içimizde, beynimizde, duygu ve duyularımızda... Onların bizi hoyratça ele geçirişinde saklı...
Ve ; bu kısıtlardan kurtulabildiğimiz zaman gerçekten özgürleşebiliyoruz....buna belki de daha hayatin içinden bir tanımlamayla "olgunlaşma" diyoruz kimimiz...Ama her olgunluk özgürlüğü getirmeyebiliyor...
Kişileri, olayları hep madalyonun çok yönüyle sunuyor kitapta Franzen; böylece de hem çok gerçekçi hem de çok "hümanist" bir bakış açısı sunuyor okuyucuya...çok sevdim kitabını, doyurucu, düşündürücü, benim ruhumda kaldı…. UFUK
Aile bireyleri ile olan öngörülmüş,beklenti oluşturulmuş ilişki karakteri çoğu zaman hepimiz için bir "tabu" olmaktan çıkamıyor ve "karakter özgürleşmesi", "özgünleşmesi" ancak başka ilişki ortamlarında gerçekleşebiliyor....yıllar alıyor...kişilikler, hırsların, duyguların yoğurmasıyla müthiş bir ivmeyle dönüşüyor ..taa ki o hızlı çekim gücü etkisinde savrulmaktan kurtulup kendi yörüngesine girene kadar..
Insanı "özgür" olmaktan alıkoyan aslında ne başkaları, ne kurallar, ne yasalar.... Franzen’in ortaya koyduğu, benim de gönülden inandığım bakış açısıyla "özgürlük kısıtları" içimizde, beynimizde, duygu ve duyularımızda... Onların bizi hoyratça ele geçirişinde saklı...
Ve ; bu kısıtlardan kurtulabildiğimiz zaman gerçekten özgürleşebiliyoruz....buna belki de daha hayatin içinden bir tanımlamayla "olgunlaşma" diyoruz kimimiz...Ama her olgunluk özgürlüğü getirmeyebiliyor...
Kişileri, olayları hep madalyonun çok yönüyle sunuyor kitapta Franzen; böylece de hem çok gerçekçi hem de çok "hümanist" bir bakış açısı sunuyor okuyucuya...çok sevdim kitabını, doyurucu, düşündürücü, benim ruhumda kaldı…. UFUK
‘’Bence Özgürlük romanı Bir Amerikan ailesi olan
Berglund’ların dramatik hayat hikâyesini anlatıyor. Kimi arkadaşlarım söz
konusu ailedeki bireylerin veya en azından bazılarının
özgürleşmesini bize anlattığını söylüyor. Hikâyeye böyle de bakılabilir, ancak
ben böyle göremiyorum. Kurgu daha çok Walter ile Patty’nin hayatı, onların
kendi kardeş ve ebeveynleri, daha sonra da kendi çocukları Joey ve Jessica’nın
çevresinde dönüyor. Bu arada romanın önemli bir kısmında Walter’ın sevgilisi
Lalitha ve Patty’nin sevgilisi Richard ile olan ilişkileri de uzun uzun ya
kendi ağızlarından ya da üçüncü şahıs olarak roman yazarının ağzından
anlatılıyor. Bu aile ilişkileri anlatılırken o kadar detaya giriliyor ki
tasvirlerle birlikte roman çok uzuyor. Bir okuyucu olarak beni özellikle bu
uzun tasvir ve aile ilişkileri boğdu, sıktı. Romanın bazı bölümlerine ise
güncel olaylar, çevre politikası, Amerika’daki demokrat ve cumhuriyetçi
politikalar adeta serpiştirilmiş. Richard’ın hayatı anlatılırken sanatçı dramı,
Jessica anlatılırken sporcu dramını kıyısından köşesinden vurgulanmış.
Kısacası kitap kulübünde seçmeseydik bu romanı
bitiremeyebilirdim: çünkü konusu pek cazip değildi; uzun, devrik, karmaşık
cümleleri ve sayfalar dolusu tasvirleri beni yordu, üstelik bütünüyle
tadsız, tuzsuzdu…. LEYLA
John
Franzen'in “Özgürlük” adlı kitabi içinde bulunduğumuz döneme
çağdaş bir pencereden bakmamızı sağlıyor. Yaşanan olaylar bire bir bizim
toplumumuzla örtüşmese de, olayların benzerliğinden çok yaşanan gelgitler,
kuşak çatışmaları, kadın-erkek ilişkileri çok farklılıklar göstermiyor
kanısındayım. Aile, ebeveyn, çocuk, arkadaş ilişkilerinin karmaşıklığı,
bunun sonucu kişilerin yasadıkları çelişkiler, yaşam tecrübeleri ve
duyguların son derece başarılı bir şekilde hikâyelendirildiğini
düşünüyorum. Kitap her ne kadar Amerikan toplumundan bir kesit verse de
bunun ufak tefek değişikliklerle her yerde aşağı yukarı
yaşanabilecek olaylar olduğu görüşündeyim çünkü aslolan insan.
Kitapta vurgulanmak istenen kişilerin yaşadıklarıyla veya özgürce
yaptıkları eylemlerle değil, kendi iç hesaplaşmalarıyla yüzleşmeleri ve kendi
kendilerine karşı dürüst olabildikleri ölçüde
özgürleşebilmeleri. Yani eyleme geçebilmek kişiye özgürlük getirmek için
yeterli değil, bunun yanı sıra iç çelişkilerini yenebilmek ve kendi
kendilerine karşı yaptıkları muhasebe onları özgürleştirebiliyor.
Kitapta
bence üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise planlı, programlı
yaşamların veya aile/ toplum tarafından geçerli ve doğru bulunan
seçimlerin her zaman iyi neticeler vermediğinin anlatılması olarak görüyorum.
Bu her iki kuşağı kapsayan aile bireylerinin hayatlarının anlatılması ile
verilmiş- başlanan noktayla varılan yasam biçimleri arasında çok büyük
tezatlar var. Öte yandan bastan onaylanmayan bir ilişki ise sonunda mutlu,
dingin hayatlar olarak karşımıza çıkmakta.
Kitap
insan duygularının ve hayatın ne kadar kompleks olduğunu, cesaretle adım
atabilme yetisiyle birlikte tesadüf ve tecrübelerin (ki bunlar olumlu veya
olumsuz olabilir) kişi tarafından yaşanmışlık
yani olgunlaşma sekilinde değerlendirilmesinin önemini ve
bunun kişinin özgürleşmesi açısından ne kadar önemli olduğunu göstermesi
açısından başarılı. Okuması kullanılan dil açısından çok kolay olmamakla
birlikte tavsiye edeceğim bir kitap. DEMET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder