6 Nisan 2014 Pazar

Suç ve Ceza


                                                Yazar: F. M. Dostoyevski
                                                Orijinal Dili: Rusça
                                                Çeviren: Mazlum Beyhan
                                                Yayınevi: T. İş Bankası Yayınları
                                                Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, Ocak 2014- 15.Baskı
 

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846'da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Belinski bu eser üzerine Dostoyevski'den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan öykü ve romanları, çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da, o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849'da I. Nikola'nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Cezasını tamamlayıp Sibirya'dan döndükten sonra Petersburg'da Vremya dergisini çıkarmaya başladı, yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu.
Suç ve Ceza Dostoyevski'nin bütün dünyada en çok okunan başyapıtıdır. (Arka Kapaktan)

 
Yorumlarımız:
 

Klasik bir roman okumamız için ısrar eden Nurizer’e teşekkür ederek başlamak istiyorum yazıma. Ayrıca seçimimiz de mükemmel oldu. Çünkü bence “Suç ve Ceza” her bakımdan mükemmel bir roman, bir başyapıt. 1860’lı yıllarda yazılmasına rağmen hiçbir yabancılık çekmedim okurken. Ayrıca çevirmen  Mazlum Beyhan’a da çok teşekkür etmek isterim bu yalın ve akıcı dilinden dolayı. 
 
Roman karakterleri sanki bugün de etrafımızda görebileceğimiz  sıradan insanlardı. Onların farklı zaman ve  mekânlarda olması, farklı töreleri bulunması romanın özünü hiç değiştirmiyordu. Bence insanoğlunun dramları, zayıfın güçlüyü ezmesi, ‘doğru’ ve ‘adalet’ kavramlarının göreceli yorumları zamana, mekâna, kültüre göre değişmiyor ya da sadece nüanslar bulunuyor… Gene de insan düşünmeden edemiyor: Acaba Raskolnikov’un kendi adalet anlayışı ( tefeci kadını öldürüp, ondan çalacağı paralarla fakirlere destek olmak) toplumların sağlığı/düzeni  için ne kadar geçerli? Herkes kendi adaletini yaratmaya çalışırsa kaos doğmaz mı? Diğer taraftan Raskolnikov’un makalesinde ileri sürdüğü gibi insanlığın kurucuları, yasa koyucular kendi ileri sürdükleri ülküler için kan dökerken suçlu değiller mi? Ben bu romanı okurken ikilem içinde kaldım. Kimin doğrusu daha doğru? Sanırım bunu hep tartışacağız… LEYLA

Kitabı ilk elime aldığımda 1866 da yazılmış bir klasik üstelik700 sayfa, ben bunu nasıl okuyacağım diye düşündüm. Ama su gibi aktı gitti. Olay örgüsü, karakterlerin romana girişi, akış o kadar güzel ki, ne zaman kitabı elime alsam bırakmak istemedim. Rusçasıda bu kadar rahat okunabilen akıcı bir roman mı yoksa bu Mazlum Beyhan’ın başarısı mı bilemem. Okurken kitap insanı içine alıyor. Sanki samanpazarında dolaşan Raskolnikov değil de benim diye hissettim çoğu zaman. Raskolnikov’un psikolojisi ve vicdan muhasebesi, diğer karakterlerin psikolojik tahlilleri ancak bu kadar güzel anlatılabilir.
Bir roman boş yere "klasik" sıfatını almıyormuş... Okumanızı şiddetle tavsiye ederim. NURİZER

Ana karakter Raskolnikov müşterisi olduğu tefeci bir kadını ve tesadüfen orada görgü tanığı olan tefeci kadının kız kardeşini öldürüyor. Raskolnikov'un yaşam felsefesine göre etrafındaki kişilerin kanını emen bu tefeci kadını öldürmek cinayet değil toplumun iyiliği için yapılması gerekli bir işlemdir. Ama toplumun yasaları ve ahlak kurallarına göre bu bir cinayettir. Raskolnikov'un yaşadığı ikilemler,vicdan muhakemeleri ve etrafındaki insanlarla kurduğu ilişkiler  ile psikolojik ve  felsefe yönü ağırlıklı bir polisiye roman türüne sokuyor.
Sürükleyici, akıcı ve bir sonrasının ne olacağı heyecanı ile elinizden bırakamayacağınız müthiş bir klasik eser, şiddetle tavsiye edilir. Ayrıca çevirideki başarının kitabın rahat okunmasında önemli bir yeri olduğunu ilave etmeliyim. IŞIL

Uzun zamandır arzuladığımız bir dünya klasiği okumaktı. Kararımız; ilk defa zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in talimatıyla Türkçeye çevrilen Dostoyevski - Suç Ve Ceza oldu.

Başlangıçta 700 sayfa, klasik olması, süre gözümüzü korkutmuştu. Toplantımızda gördük ki okuduğumuz bu romandan  hepimiz hayranlıkla bahsediyorduk. Asır öncesi yazılmasına rağmen, bugün gibi keyifle okunabilen, zevkli, sürükleyici, elimizden zor bıraktığımız bir kitap seçmiştik Bunda Rusçadan dilimize çeviren Mazlum Beyhan'ın rolünün önemli olduğu kanaatindeyim.

Roman kahramanı Raskolkinov ders vererek para kazanırken, çalışmaya tembelliği tercih eden, bu yüzden üniversite tahsilini yarım bırakan bir kişi. Aile ilişkisinde de kopukluk olmuş, zor geçen günler psikolojisini bozmuş, hatta kendi adaletini uygulamaya kalkarak tefeci kadın ve kız kardeşini ( görgü şahidi ) baltayla öldürmüştür. Daha sonra vicdanen rahatsız olan Raskolnikov suçunu itiraf eder. Sibirya’da sekiz yıl çekeceği kürek mahkûmiyeti cezasında onu her gün ziyarete gelen, onun gibi toplumdan dışlanmış Sonya'dır. Birbirlerine verdikleri destek onlara yeniden doğuşun ışığı olur. Bu arada hukuk fakültesinden arkadaşı Razumukin kardeşi Dunya ile evlenmiştir. Raskolnikov hakkında haberleri Sonya'dan almaktadırlar.

Toplumsal ve ailevi sorunları bu sorunlar karşısında insan psikolojisini, felsefi ve polisiye bir tarzda anlatılan Suç ve Ceza' da bulabilirsiniz. Dünya klasiklerinden olan bu başyapıtı muhakkak okumanızı tavsiye ederim.  ZELİHA 

 

 

 

4 yorum:

  1. Toplantılarınıza bende katılmak isterim. Kabul ederseniz ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teklifiniz çok hoşumuza gitti. Üzgünüm ama biz sekiz kişilik kapalı bir grubuz.

      Sil
  2. Hayatımda okuduğum en mükemmel kitap.

    Not : Acaba her biriniz 'en beğendiğim 25 kitap' gibi bir liste oluşturup, yayınlayabilir misiniz? Çok faydalı olacağını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar,

    Dünyanın en büyük yazarlarından kabul edilen Rus Yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin 1866’da yayımlanan ve güncelliğini hiç yitirmeyen ölümsüz eseri Suç ve Ceza adlı romanından hafızama kazınan 20 alıntıyı okumanız için sizinle de paylaşmak istedim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/dostoyevskinin-suc-ve-ceza-romanindan-hafizama-kazinan-20-alinti/

    ‘’Sonra öğrendim bunun asla olmayacağını, insanların değişmeyeceğini ve onları kimsenin değiştiremeyeceğini ve bunun çabalamaya değmediğini. Evet, böyledir.’’ En çok da bu cümle hafızamda yer edinmişti. İnsanları olduğu gibi kabul etmemiz ve değiştiremeyeceğimiz şeyler için kendimizi üzmememiz gerekir.

    Umuyorum keyifle okursunuz,
    sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil