9 Mart 2015 Pazartesi

Joan Miró. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar

Bugün “8 Mart dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü ben de Sabancı Müzesinde sergilenen “Miró”nun kadınları ile kutladım. 23 Eylül 2014 tarihinde açılmış olan "Joan Miró. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar” sergisine gitmek kısmet olmamıştı, bu gün artık son günü olduğundan kaçıramazdım.


1893 yılında Barcelona’da dünyaya gelen Katalan ressam, ilk sergisini 1918 yılında sanat eğitimi aldığı Barcelona’da açar. 1920 yılında Paris’e gider ve ‘resmimi nasıl katledebilirim?’ düşüncesi ile resimlerini simgeleştirme ve yalınlaştırmaya çalışır. 1925’te Paris’teki ilk sergisi bir sürrealist hareket olarak yankılanır. Daha sonra seramik, heykel ve baskı resimlerde yapan Miró, 1983’de ölünceye kadar üretmeye devam etmiş, dünyanın sayılı müzelerinde sergiler açmış ve onlarca ödül kazanmıştır.
125 eserin yer aldığı sergiyi gezdiğimizde görüyoruz ki, Miró renkleri var; sarı, mavi, yeşil, kırmızı, siyah ve beyaz. Bunun dışında çok nadir başka renge rastlıyoruz. Serginin teması gereği resimlerin çoğunda yer alan yıldız, ay ve güneşi hemen tanıyoruz ama kuşları ve kadınları görmek kolay olmuyor. Hele 1970’lerden sonraki resimlerde bunlar daha da simgeleşmiş. Kadınlar Miró için hep önemli olmuş, heykellerinde, resimlerinde sık sık önümüze çıkar. Serginin afişindeki “Şahane Şapkalı Kadın”, “Güneş Kadın”, “Kaçmayı Düşleyen Kadın”, … 


Serginin tek erkek heykeli olan “Kişi” heykelini sergiler için gezmediğinde Barselona’daki “Joan Miró Müzesi”nde görebilirsiniz. Kariyeri boyunca doğadan çok etkilendiğini öğreniyoruz. “Kişi” heykelinin başlangıcının bir badem ve minik bir çakıl taşı olduğunu öğrenince sanatçıların farklı bir düşünme tarzı olduğunu kabullenmek gerekiyor. Miró, çok iyi bir gözlemci, gezdiği mağaralardan, tırmandığı dağlardan, Gaudi’nin eserlerinden, deniz kıyısında saatlerce hareketsiz kalıp gözlemlediği ufuk çizgisinden parçalara rastlıyoruz resimlerinde.


Miró gözünü sadece doğaya dikmez, zorlu savaş yıllarında gittikçe artan bir ilgiyle başka âlemlere dair hayallerin peşinden de koşar. Bu dönemde ürettiği eserlerin çoğunda dünyadan kaçmak konulmuş bir merdiven vardır. İç savaş döneminde ülkesinden ayrı kalan ressamın ülkesindeki huzursuzluğa ve şiddete karşı çıkmak için kullandığı diğer bir simge ise el izleri.

Son gününde de olsa sergiyi gezdiğime çok memnun oldumNURİZER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder