Yazar: Isabel Allende
Orijinal Adı: Mas alla del invierno
Orijinal Dili: İspanyolca
Yayınevi: Can Sanat Yayınları
Çeviren: İnci Kut
Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, Ocak 2020, 1. Baskı
Ölüm aşılması gereken bir eşiktir.
Tıpkı doğum gibi...
Gizleyecek ya da rol yapacak hiçbir şeyi
olmadan kabul edilmeyi istiyordu; karşısındakini ruhunun derinliklerine kadar
tanımak ve onu aynı şekilde kabul etmek istiyordu. Pazar sabahını yatakta
birlikte gazeteleri okuyarak geçireceği, sinemada elini tutacağı, aptalca
şeylere birlikte güleceği ve farklı fikirler üzerine tartışabileceği birini
istiyordu. Kaçamak maceralara duyduğu hevesi geride bırakmıştı.
New York’ta şiddetli bir kar fırtınasının
ortasında, görünüşte önemsiz bir araba kazası sonucunda yaşamları değişen üç
insan; Guatemala, Şili ve Brezilya’da trajedilerle yoğrulmuş geçmişler, göç
etmek, hayatta kalmak ve kendini yuvada hissetmek…
Isabel Allende bu romanında, kış ortasında
içlerindeki yenilmez yazı keşfedenlerin beklenmedik ve dokunaklı aşkını
anlatıyor.
Yorumlarımız:
Isabel Allende’nin Kış Ortasında romanının
sonu Albert Camus’nun bir cümlesiyle bitiyor. “Kışın ortasında sonunda anladım
ki içimde yenilmez bir yaz varmış.” Bu cümle romanda anlatılmak istenenin kısa
bir özeti gibi.
Orta yaşın sonlarında iki insan Richard(60)
ve Lucia(62) geçmişlerinde derin acılar
yaşasalarda, geçen yıllar vücutlarında fiziksel değişimlerin sebebi olsa da,
kalplerinin hala aynı heyecanla attığını anlatan naif bir aşk romanı .
Bu aşkı anlatırken Allende Latin Amerika
kıtasında ve Guatemala’da yaşanan trajedileri; darbe, göç,kanlı çatışmalar,
çete savaşlarını siyasal bir yaklaşım ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Kış Ortasında bir trafik kazası sonucunda
bir araya gelmiş üç kişinin hayatlarını ve gelişen olaylar zincirini akıcı
anlatım, yalın ve mizahi dil, başarılı bir
kurgu ile anlatıyor.
Şilili Lucia, Guatemalalı Evelyn,
Amerikalı Richard romanın başkahramanları; herbirinin göç ve göçmenlik ile
ilgili yaşanmışlıkları ortak özelikleri.Bu özellik birbirlerini anlamalarına,
birbirlerine yardımcı olmalarına sebep olur ve birlikte bir maceraya doğru yola
çıkarlar.
Evelyn Guatemalalı genç bir kızdır.Onun
yaşadığı yerde çocukların pek azı okulu bitirir. Diğerleri ya uyuşturucuya
bulaşır yada çetelere katılırlar. Abisinin üyesi olduğu çeteye ihanet etmesi
sonucu öldürülmesi sonrası ; Evelyn tecavüze uğrar, diğer abisi öldürülür.
Evelyn hayatta kalmak için köyünü
terketmek zorunda kalır.Önce Meksika’ya ardından Amerika’ya zorlu bir yolculuğa
çıkar. Evelyn zayıf,çelimsiz olmasına rağmen zor şartlara dayanarak , içindeki
umutla yaşama tutunur.
Burada halkın acılarını, Amerika’ya kaçak
olarak göç etmek zorunda kalanların dramını, göçmenlerin sınırı aşma çabalarını
ve Meksika’dan ABD’ye uzanan insan ticaretini
Allende ustalıkla anlatır.
Şili’li Lucia, Allende’nin kendi
yaşanmışlıklarından zenginleştirdiği bir karakterdir. Lucia’nin abisi Enrique
Salvator Allende’yi destekleyen sol görüşlü bir millitan olmakla, Lucia’da
sempatizan olmakla suçlanır. Enrique ortadan kaybolurken, Lucia Venezuela’ya
sığınmacı olurak iltica eder. Sonrasında Kanada’da yaşasa da tekrar ülkesi
Şili’ye döner. Uzun yıllar sürecek evliliğini yapar, ta ki kanser olduğu için
kocası terkedene kadar. Kongrelerden tanıştığı NY üniversitesinden
Prof.Richard’ın Lucia’yi üniversitede geçici okutman olması için davet
etmesiyle NY gider. Richard’ın alt komşusu ve kiracısı olur.
Lucia’nin kendiyle barışık , hayatı seven,
kendi kusurlarıyla dalga geçebilen, aynı zamanda karşılaştığı zorluklarla başa
çıkmayı beceren güçlü bir karakter olması, Allende’nin kişisel özellikleriyle ve kadın gücünü
savunan bir feminist olmasıyla örtüşür.
Richard’ın babası Alman Yahudisi olduğun
için Nazi döneminde Filistin’e göç ederler, Richard’da eğitim için Fransa’ya
gider. Sonrasında Portekiz’e yerleşen Richard akademik bir iş için Brezilya’ya
gider. Orada hayatının aşkı Anita ile evlenir. İki çocuğunun ölümü Anita’yı
depresyona sokar ve evlilikleri dayanılmaz bir hal aldığında NY
üniversitesinden aldığı teklif ile NY’da yaşamaya başlarlar. Depresyondan
çıkamayan Anıta intihar eder.
Richard yirmi beş yıllık pişmanlıklarla
dolu yaşantısını sürdürürken karşısına çıkan Lucia ona unuttuğu heyecanları
hatırlatır.
Romanda işlenen bir cinayet, kurtulmaya
çalışılan bir ceset ve katil ile yaşanan polisiye olaylar ikinci planda
kalıyor. Çizilen güçlü karakter tahlilleri, karakterlerin yaşadıkları olaylar,
mekanların tasvirlerinin gücü cinayeti kimin nasıl niçin işlediğini
önemsizleştiriyor.
Allende’nin anlatım tarzı ve olaylara
mizahi yaklaşımı yaşanan tüm trajedilere rağmen romanı okurken okuyucunun
sıkılmadan, keyifle okunmasını sağlıyor. IŞIL
Isabel Allende
Kış Ortasında kitabında (sayfa 317 ve 318) şuna benzer betimlemeler yapmış:
‘Geçmiş’
birbirine dolanmış olayların oluşturduğu bir hikayedir: her an değişen, karmakarışık,
kusurlarla dolu . ‘Bugün’ ise hayallerle, rüyalarla anılarla, utançlarla,
yalnızlıkla, acıyla dopdoludur. Hayat bunların hepsidir ta ki karşınıza sevdiğiniz biri çıkıp size
kış ortasında yaz sevinci yaşatana kadar….Ve demiş ki evreni dengede
tutan yer çekiminin gücü değil, sevginin iyileştirici gücüdür.
Kış
Ortasında, korona günleri nedeniyle evde
kaldığımız şu günlerde okunacak öyle güzel bir roman ki. Çünkü bu kışın
ortasında bizi yaza, düzlüğe çekip çıkarıyor. Hem de hiç abartıya kaçmadan,
doğallıkla, sessizce…Bence bu roman ne tamamen bir göçmen hikayesi, ne olgun
bir aşk hikayesi ne de bir cinayet romanı. Guatemalalı Evelyn’in, Şilili
Lucia’nın ve Brezilyalı Richard’ın dolambaçlı, çoğunlukla sıkıntılı, acılı,
kederli ve sonuçta Amerika’da kesişen , bir hayat hikayeler bütünü. Roman,
okurken su gibi akıp gidiyor. Kitaptaki çetin, acınaklı Güney Amerika göç
hikayeleri halen ülkemizde de varolan göç hikayelerini anımsatıyor. Kadınların
mücadelesi , hasta çocuğun çilesi , politik katliamlar insanlık ayıbı olarak burada da karşımıza
çıkıyor. Bence yazar hayatın her parçasını ilmik ilmik örmeyi kalemiyle çok
güzel başarmış..
Ancak benim en
çok sevdiğim romanın son bölümü oldu. Bize dünyanın kaç bucak olduğunu, hayatın
dikenlerini sayfalarca hem de
duygularımızı acite etmeden,
doğallıkla anlatan Allende, sonunda hep
bir umut olduğunu güzel bir aşkla bağlamış. Kısacası her kışın bir yazı vardır yeter ki isteyelim,
umudumuzu yitirmeyelim demiş….
LEYLA
Isabel Allende, kendisi de bir göçmen
olmak zorunda kalmış bir Şili’li olarak, Latin Amerika politikasını ve
sonucunda yaşanan traumaları üç değişik hayat üzerinden vermekte
Kış Ortasında adlı kitabında. Ana karakterler Şili’li Lucia, Brezilya’da
yaşayan Robert ve Guetamala’lı Evelyn. Her üç karakter üzerinden o ülkenin
yaşam koşulları, gelenek ve görenekleri, ekonomik yapısı ve zamanının
politikalarıyla ilgili fikir edinmek mümkün. Üç karakterde farklı nedenlerle
göç etmek zorunda kalıp, Abd’de bir yaşam kurma mücadelesi içindeyken yolları
kesişip, birlikte sıradışı bir olayın içinde buluyorlar kendilerini ve bu en
umulmadık zamanda bir aşk filizleniyor. Bu macera sırasında kişiler kendilerini
birbirlerine dürüstçe, sansürsüz açmaları sonucu bu duygusallık yaşanabiliyor
ve ayrıca üç karakter arasında da güçlü bir bağ oluşuyor. Kitap sürükleyici ve
bence o dönem ve Latin Amerika ile ilgili bilgi vermesi açısından da okunmasını
tavsiye edeceğim bir kitap- özetle hem hoş vakit geçirmek, hem de Güney Amerika
ve göç olgusuyla ilgili bir fikir edinmek için ideal. DEMET
Lucia, Richard, Evelyn.... Üç Latin
Amerikalı.....
Üçünün yolu yoğun bir kar fırtınasının
yaşandığı gün New York’ta kesişir... Üçününde geçmişlerinde sevdikleri birinin
acı ölümü var.... Bu ölümler hayatlarını değiştirince ülkelerinden göç etmek
zorunda kalmışlar....
Yazar başarılı anlatımıyla hepsinin
geçmişini ve bugününü, aile bağlarını, geleneklerini yoğun bir olaylar zinciri
ile veriyor. Her karakterin geçmişinde de onlara destek olan yan karakterler;
Evelyn’in anneannesi, Lucia’nın erkek kardeşi, Richard’ın okul arkadaşı; o
kadar güzel anlatılıyor ki onların geçmişini öğrenirken, ülkelerini de
tanıyoruz.
Yaşanan acılara rağmen içiniz burkulmadan
okuyacağınız, umut dolu keyifli bir roman..
Koronadan dolayı karantinada olduğumuz bu
günlerde içimi ısıtan bir kitap oldu. NURİZER
Kış ortasında...Oldukça sürükleyici bir
roman. Elinize aldığınızda hep meraktasınız, bırakmak istemiyorsunuz. Latin
Amerikalı kahramanlar sayesinde o bölgenin yakın tarihini, insanların yaşam
tarzını, sosyolojisini buluyor, etkileniyorsunuz. Sizin de beğeneceğinizi
umuyorum.
Gelişmiş ülkelere göre demokrasileri
oturmamış, acıları fazla insanların hikayeleri. Çeteler, uyuşturucu,
kadın tacirleri, cinayetler, tacizler herşey var bu romanda. Ama daha
önemlisi mutsuzlukta ışığı, kış ortasında yazı yakalayıp,
yaşayabiliyorsunuz. Yazarın son sözlerinde derlediği gibi.
Konu; karlı bir gecede yaşanan
trafik kazası, kazayı yaşayanların geçmişte ve kaza sonrasında ki hayat
hikayeleri.
Roman gerek kurgusuyla, gerek anlatım
dili, tasvirleri, karakterleri ile güzel, iyi ki okudum dedirtiyor. Baş
kahramanları; hepsinin ayrı acılarla dolu geçmişi
olmasına rağmen bizi daraltmıyor, aksine umutlara yolculuk yaptırıyor. Bu noktada
yazarı taktir etmemek mümkün değil. Tabiki çevirmenini de. Seveceğinizi
umuyorum.
Bu birbirinden ilginç, bazen içinizi
burkan , bazen kalbinizde kıvılcımlar çaktıran romanı artık
okuyacağınızı düşünüyorum. ZELIHA
Şili’li
yazar İsabel Allende’nin “Kış Ortasında” romanı üç ana karakterin - Lucia, Richard
ve Evelyn- zorluklar içinde geçen geçmişleri ile günümüz arasında, New York'da
bir kış ortasında şiddetli kar fırtınasında yaşanan bir araba kazası
sonrasında, kesişen yaşamlarının anlatıldığı, son derece keyifle okunan bir
eser.
Guatemala, Şili ve Brezilya’nın zorlu yaşam koşulları, siyasi darbeler, çeteler, uyuşturucu ve kadın ticareti gibi dram dolu kaosun içinden herbirinin ayrı bir mücadele ile geldikleri Amerika’da Lucia, Evelyn ve Richard yaşama tutunmaya çalışırken geride bıraktıkları aileleri, göçmen sorunları bu insanları birleştirici güç oluyor.
İyimser, mücadeleci ve baskın Latin ruhunun gayreti ile yazar karakterlerinin içindeki umudu hep diri tutuyor ve kitabını Albert Camus’un “Kış ortasında sonunda anladım ki içimde yenilmez bir yaz varmış” cümlesi ile bitirerek bunu özetliyor .
Konusunun dinamikliği, akıcı anlatımı ile “Kış Ortasında “ romanı yaşadığımız bu zorlu korona günlerinde elinizden düşürmeyerek okuyacağınız, herkese tavsiye edeceğim bir eser. BEYZA
Guatemala, Şili ve Brezilya’nın zorlu yaşam koşulları, siyasi darbeler, çeteler, uyuşturucu ve kadın ticareti gibi dram dolu kaosun içinden herbirinin ayrı bir mücadele ile geldikleri Amerika’da Lucia, Evelyn ve Richard yaşama tutunmaya çalışırken geride bıraktıkları aileleri, göçmen sorunları bu insanları birleştirici güç oluyor.
İyimser, mücadeleci ve baskın Latin ruhunun gayreti ile yazar karakterlerinin içindeki umudu hep diri tutuyor ve kitabını Albert Camus’un “Kış ortasında sonunda anladım ki içimde yenilmez bir yaz varmış” cümlesi ile bitirerek bunu özetliyor .
Konusunun dinamikliği, akıcı anlatımı ile “Kış Ortasında “ romanı yaşadığımız bu zorlu korona günlerinde elinizden düşürmeyerek okuyacağınız, herkese tavsiye edeceğim bir eser. BEYZA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder