Yazar: Julian Barnes
Özgün Adı:Elizabeth Finch
Orijinal Dili: İngilizce
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Çeviren:Serdar Rıfat Kırkoğlu
Basım Yeri / Tarihi: İstanbul, 2022, 1.Baskı
Julian Barnes, son
romanı Elizabeth Finch’de, demirbaş izleklerinden biri olan aşk/gerçek
(hakikat) ilişkisini bir kez daha gündeme getirerek bizleri zorlu bir ahlaki
sorgulamaya davet ediyor: aşk salt “mutluluk”la ilintili bir duygu mudur, yoksa
daha çok “gerçek”le, “hakikat”le mi girift bağlar içindedir? Kendimize çıkış
noktası olarak “yapaylığı” almak yoluyla hayata karşı daha gelenek dışı ve bir
o kadar da “sahici” bir bakış açısı geliştirebilir miyiz? Ve sanat, edebiyat
bize bu arayışımızda ne kadar yol gösterebilir?
Romanın başkahramanı
Neil, gençliğinde katıldığı bir vakıf kursunda son derece kendine özgü bir
hocanın öğrencisi olur ve ona gitgide daha çok “bağlanır”. Elizabeth Finch’in
ölümü üzerine derslerde işledikleri konuları, Finch’in kişisel notlarını ve
birlikte geçirdikleri öğle yemeklerini düşünür. “Geçmişimizi yanlış yorumlamak
insan olmanın bir parçası”ysa, Neil kendi payına düşen geçmiş ve
belleğindekilerle ne yapacaktır? Elizabeth Finch’in onda uyandırdığı duygular
ve “gizemli” kişiliğinin sırlarını ve onun hayattaki ahlaki “duruşunu” anlamaya
yönelir. Bu yöneliş bir bakıma, bir “iç sorgulama”, bir “yüzleşmedir”...
Julian Barnes, bu son
romanında, bir yandan geleneksel tarihsel anlatıların gündemine hiçbir zaman
girmeyen kimi “varoluşsal” durumları gün ışığına çıkarma konusundaki ustalığını
gösterirken, bir yandan da sürükleyici ve eğlenceli bir kurmaca yazarlığı
ortaya koyuyor. Elizabeth Finch sadece çarpıcı bir hikâye değil, aynı zamanda
sanatın sahiciliği ve edebiyatın ufku üzerine girişilen zorlu bir arayış çabası.
Yorumlarımız:
İngiliz edebiyatcı Julian Barnes Fransa’da da çok tanınan, birçok ödüller almış bir yazar, edebiyat ve sinema eleştirmenidir. Romanını kitap kulübümüzde ilk defa okuduk. Başarısı ve yükselişi, insan ve onu belirleyen koşullara yaklaşımında gizlidir. Bizleri etkileyen bir yazar oldu. Tartışmamız sonunda gördük ki, her sayfasında konuşulacak çok şey vardı.
Okuduğumuz Julian Barnes'ın son romanı "Elizabet Finch", aynı zamanda baş kahramanın da ismi. Fakat yazar romanını EF’nin yetişkinler sınıfında öğrencisi, Neil’in ağzından yazmış. Aralara da EF’nin günlüğünden pasajlar koymuş. Roman aşk ve gerçeklik üzerine, dinler tarihini de irdeleyen, felsefi, çağlar arasında bir yolculuk. Pagan Julian ve dönemi, stoacılık, paganlık, hristiyanlık, Aziz Ursula, Viktorya dönemi hatta Hitler'e kadar uzanıyor.
Romanda, özellikle yabancı olduğum felsefi terimler beni
zorladı, sık sık açıklamalarına bakmak zorunda kaldım. Ama, sonunda bize kattığı birçok felsefi ve tarihi bilgi
vardı. Baş kahraman EF , kültür ve uygarlık dersi veren, orta çağ felsefesi
benimsemiş bir entellektüel. Tartışmada karakterler ve konuyla ilgili birçok
yorumumuz oldu. Ama zevkle ve merakla
okumanız için bunları yazmayacağım.
Sonuç; yazar stoacı felsefe ve paganizimi önemsediği için mi
bu karakterleri yarattı? Yoksa öğretmen ve öğrencisi arasında adı konulamayan
aşk konusunu işlerken, öğretmenin ortaçağ ilgi alanı olduğu için mi, tarih ve
felsefe gündemdeydi? Lütfen okuyun siz karar verin. ZELİHA