Son zamanda iki adet “aşk” filmine gittim ve ikisininde klişe formatlardan (kadın-erkek için biçilen geleneksel rollerden) çok uzak olduğunu söylemekle söze başlamalıyım. “Aslı Gibidir” (Certified Copy), İranlı yönetmen Abbas Kiarostami'nin başrollerini Juliette Binoche ve William Shimell’in paylaştıkları bir film. Her ne kadar Toskana’da geçiyorsada Toskana’yı çok az görebiliyorsunuz, yakın çekim ön planda ve bence aşk filminden ziyade pisikolojik bir film- orta yaşlarında ve 10+ yıl birliktelikleri olmuş iki insanın- daha doğrusu kadın ve erkeğin bu süreçteki değişimleri, geldikleri nokta ve iki seks arasındaki farklılıkları çok gerçekçi biçimde, hatta biraz acıtarak ortaya koyuyor diye düşünüyorum.
Bu hafta görmüş olduğum film ise İtalyan yapımı “Benim Adım Aşk” (Sono l’Amore) -iyi haber aynı zamanda İtalya’yı bol bol görüp, koklayabiliyorsunuz- yönetmen Luca Guadagnino, başrollerde ise Tilda Swinton, Eduardo Gabbriellini ve Flavio Parenti var. Burda da bilhassa Tilda Swinton tarafından mükemmel biçimde oynanan orta yaş döneminde her şeyi varmış gibi gözüken bir kadının esas olarak yalnızlığı, çok geleneksel olmayan bir biçimde (oğlunun arkadaşı) aşkı buluşu ve eski yaşamını ciddi bir acıyla birlikte terk edişi anlatılıyor. Ana tema bu olmakla birlikte filmde son derece sakin, yumuşak bir şekilde farklı sevgiler de kadının çocukları üzerinden işlenmiş.
Her iki film de insan ilişkilerinin göründüğünden çok daha karmaşık olduğunu ortaya koyuyor ve kahramanların pisikolojileri ekrana son derece başarılı bir şekilde yansıyor. DEMET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder